Cumartesi günü ülkenin önemli STK’ları Suriyeli mültecilerle ilgili alınan kararlara tepki olması için bir açıklama planlamıştı. İstanbul Saraçhane Parkı’nda bir araya gelen Özgür-Der, Mazlum-Der, Mülteci Hakları Derneği ve Hukukçular Derneği üyeleri, gönüldaşları ve sivillerden oluşan ciddi bir kalabalık, güçlü bir eylem yaptı. Buraya kadar her şey normal, lakin içlerindeki Şebbiha ruhunu açığa çıkarmakta behis görmeyen bir kısım zevatın kışkırtması ve bazı yazılı ve görsel medya guruplarının da kışkırtmasıyla eylem sanki Suriyeli muhacirler tarafından yapılıyormuş gibi bir hava yaratılarak iş kışkırtma boyutuna kadar taşındı.
Oysa eylemi yıllardır ülkemizdeki bilinen ve tanınan kendi kurum ve kuruluşlarımız üstlenmişlerdi. Tepki sadece İçişleri Bakanlığı’nın ve İstanbul Valiliği’nin son kararı olan yerleşim izni olmayan Suriyeli ve yabancıların kayıtlı oldukları illere sevkini konu alan kararaydı. Doğruluğu ve yanlışlığı tartışılabilir olan bu karara tepki gösterilmesi gayet doğal olduğu kadar Suriyeliler de bu karara tepki gösterebilirler. Tıpkı Türkler ile ilgili kararlara Avrupa’daki Türkler’in tepki gösterdiği gibi. Bunlar son derece insani durumlar. Gel gör ki içinde her türden insanın bulunduğu Şebbiha korosu içinde zerre miskal insani bir hassasiyet taşımayan bir hareketle, esas amaçlarını gizleyerek, Suriyeliler üzerinden bir algı oluşturdular. Bu algı Suriyelileri kapsamakla yetinmedi, Uzungöl’de Irak Kürdistan Bölgesi’nden gelen Kürt turistlere yönelik fiili saldırıya kadar tırmandı. Tedbir alınmazsa bu tür vakaları ileriki günlerde yoğunlukla göreceğiz.
Kim ne dese desin, Suriyelilerle ilgili ben çalışmaların eksikliğinin bizi bu sürece sürüklediğini savunanlardanım. Yapılan çok şey var ama tüm işlerimiz kısa vadeli sürdürüldüğü için uzun vadeli planlar yapılamadı. Göç idaresinden bir baba dostum bir önceki yazımda bazı eksikler görmüş ve konu hakkında beni uyarma gereği görmüş. Bunları da paylaşayım sizinle,
1- Suriyelilerin büyük bölümünün kayıtları güncellendi, parmak izi dâhil.
2- 2019 yılını uyum yılı ilan ettik. Sempozyum, konferans, toplantılar vs.
3- Suriyeliler kendi adlarına iş yeri açamıyorlar.
Bunlar gerçekten yıllardır konuştuğumuz ve çözülmesi gereken başlıklardı. 2013’te yazı yazmaya başladığımdan beri en az 10 yazımda bu konuların çözülmesi gerektiğini dile getiren bir kardeşiniz olarak bu konuların bir kısmının çözülmüş olmasını önemli bir adım olarak görüyorum. Ama bence sadece göç idaresi değil konu ile ilgili olmak üzere içinde Yurtdışı Türkler Başkanlığı İdaresi’nin de olduğu, Göç ve Mülteciler Bakanlığı’nın kurulmasının elzem olduğu bir sürece gelmiş durumdayız. İçişleri Bakanlığı bu konuda çok iyi işler yapıyor olsa da konunun bölge şartları da dikkate alındığında daha hassasiyetle çalışılması gerekiyor. Yaklaşık 5 milyon mülteci bu ülke sınırları içinde bir şekilde hayatını idame ettiriyorken köklü bir çözüm şart artık.
Bir de yeni bire dalga geliyor ki, birçoğumuz bunu henüz fark edemiyoruz. Afganlı göçmenler veya yeni konsep ifadeyle “düzensiz Afgan göçmenler”. Sadece Diyarbakır otogar civarında çoğu 20’li yaşlarda yaklaşık 200 kişi bir o tarafa bir bu tarafa açık hava hapishanesinde dolaşır gibi dolaşıyorlar. Van’da buzlar çözülünce bir an da 40 gencin cesedine ulaşıldı. Diğer illerin durumu da pek farklı değil.
Süreç zor lakin yönetilemez değil. Konuyla ilgili söyleyecekleri olanların bir an önce dinlenmesi ve çözümlerin masaya konması zamanı geldi de geçiyor bile. İlgililer konuya hamasetle değil, doğrularla yaklaşmalılar vesselam.