Mübarek Mescid-i Aksa bölünemez! Kutsallığından yararlanılmaya devam edecektir. Bunun dışında söylenen sözler saçmalıktan ibarettir!
Bu önemli görüş, Kudüs-ü Şerif’i ziyareti esnasında Türkiye’nin Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı tarafından serdedilmiştir. Elbette bu görüş özelde Türkiye’nin genelde İslam dünyasının Kudüs meselesi hakkındaki tutumunu özetlemektedir. Uluslararası kamuoyunun, bir emr-i vaki ile Mescid-i Aksa’nın bölünmesi girişimlerini reddeden tutumuna ilave olarak ortaya konan bu görüş son derece mühimdir.
Ziyaretin önemi Sayın Avcı’nın, Mavi Marmara cinayetinden sonra Telebib’e (Telaviv), Filistin topraklarına gelen ilk yüksek düzeyli yönetici olmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye’den on gencin canına mal olan Mavi Marmara’da farklı ülkelerden çeşitli dinlere mensup başka aktivistler de vardı. Tek amaçları; Gazze Kesimi’ne uygulanan ambargonun kaldırılması ve böylece bu ağır kuşatmanın faturasını acılarla ödeyen sivil insanların hayatını korumak için insani bir mesaj vermekti.
Mescid-i Aksa’yı bölme girişiminden daha tehlikeli olanı, İsrail işgali altındaki Mescid-i Aksa’nın ziyaret edilip edilemeyeceği hususunda Arap dünyasında yıllar yılı devam edegelen tartışmadır. Müslüman Arap ulema, vatandaşları Mescid-i Aksa’yı ziyarete giden ülkelerin işgalci İsrail ile ilişkilerini normalleştirmiş sayılacağı gerekçesiyle ziyareti yasaklayan fetvalar yayınlamışlardır. Bu tartışma uzar gider. Ne Arap başkentleri ne de Arap ulema bu fetvaları ve bu bakış açısını kolay kolay değiştirebilir. Bana göre bu yersiz bir tartışmadır.
İşgal altındaki Mescid-i Aksa’nın ziyaret edilmesi gerçekten zorunludur. Bu yüzden biz Bakan Nabi Avcı’nın Kudüs ziyaretini destekliyoruz. Zira, İsrail’in Kudüs’ü kendilerine terk etmemizin imkânsız olduğunu iyice anlaması gerekmektedir. Bu da tam olarak; “İsrail Devleti”ni kurma düşüncesinin imkânsız olduğu anlamına gelmektedir. Nitekim Yahudi din devleti olan İsrail’in kuruluşunu tamamlayabilmeleri için Mescid-i Aksa’nın yerinde durmaması, dimdik ayakta kalmaması gerekmektedir. İşte bu sebepledir ki, İsrail’i akredite etme anlamına geliyor gibi görünse de, Kudüs’ü ziyaret etmek Müslümanların unutmaması gereken bir hakları ve ödevleridir.
İşin en acı yanı şudur ki; Mescid-i Aksa’yı ziyaret etmekten imtina eden Araplar, öncelikle Kudüs’te direnen Filistin vatandaşı murabıtlara zarar vermektedirler. Araplar bu ziyaretten kaçınarak Filistinlilere bir nevi ekonomik ambargo da uygulamış olmaktadırlar. İşte bu yüzden Türkiye’nin meseleye ilişkin tutumunu gayet isabetli ve son derece önemli görüyoruz.
Nesiller boyunca Türkiye, hacı adaylarını Mekke-i Mükerreme’ye Kudüs üzerinden göndermiştir. Bu uygulama gerçekten büyük mesajlar içermektedir. Nitekim Kudüs kendilerinindir. Bu tutum İsrail’e de bir mesaj vermektedir: Kudüs’ün sembolleriyle oynamak, onları değiştirmeye kalkmak asla olmayacak bir iştir!
Arap dünyası olarak, işgal altında da olsa Mescid-i Aksa’yı ziyaret etme fikrini mutlaka benimsememiz gerektiğine inanıyorum. Çünkü Kudüs’e seyahat edecek Müslüman Araplar Mescid-i Aksa’yı ziyaret edecek, bu ziyaretleriyle orada direnen kardeşlerine, kendilerinin de yanlarında olduğunu göstermiş olacaklardır.
Çok teşekkür ederiz Sayın Bakan Nabi Avcı.
Çeviri: Fethi Güngör