Bir sosyolog diyor ki: Batı, modernizmi modern yaşantıyı bize medeniyet olarak sunuyor. Batı’nın modern yaşantı dediği şey ise vahşi kapitalizm aslında. Batı bize diyor ki: “Ben üreteceğim, sen yiyeceksin, giyeceksin. Ben nasıl yaşıyorsam sen öyle yaşayacaksın. Ben nasıl düşünüyorsam sen de öyle düşüneceksin. Benim dediklerimi yapmazsan medenî değilsin, modern değilsin.” 

Batı’nın medeniyetten anladığı şey aslında Mehmed Âkif Ersoy’un da dediği gibi ‘tek dişi kalmış canavardan ibaret. Ama modernizmin sunumundaki cazibe insanımızın nefsini okşayan unsurlardan oluştuğu için etki alanlarının birinden kaçsanız diğerine yakalanıyorsunuz.

Bunun yanında yaşadığımız her olumsuz olayda karşımıza Batı’nın gelişmişliğini, insan hakları yaklaşımını ve özgürlüklerini büyük bir övgü ile sunan hainler ve onlara inanan gafiller var aramızda. Üç günlüğüne yurt dışına gideni de, bu devletin imkânlarıyla yurt dışında okuyanı da, hepsi olmasa da en ağır işlerde karın tokluğuna çalıştırılanı da Batı’nın modernliğinden, medeniyetinden bahsederken adeta salya sümük vaziyete bürünüyorlar. Sanırsınız ki Batı bunlara ayrıca misyonerlik maaşı veriyor.

Gerekçeleri de basit mi basit. İnsanlar kırmızı ışığa riayet ediyorlar, çalışma ahlâkları çok iyi, çok temizler, çok modernler, yolları böyle, çarşıları şöyle. İnsanlar özgür. Hepsini toplasan bir fındık kabuğunu doldurmaz. Batı’nın bulduğu ve geliştirdikleri teknoloji ise onların emperyal amaçlarının parçası.

Ama bu özgür ülkelerde Müslümanın değeri ne? Bu özgürlük âşığı modern ülkeler kendilerinden aman dileyen Müslüman mültecilere bugün nasıl davranıyorlar? Peki, bu insan hakları savunucusu ülkeler Avrupa’nın tam ortasındaki Bosna katliamına seyirci kalmanın da ötesinde destek vermediler mi? Irak’ı, Suriye’yi, Afganistan’ı, Libya’yı bombalayıp yüz binlerce, milyonlarca insanın katliamına sebep olmadılar mı?

Bugün Türk devletinin ve milletinin düşmanı PKK’yı, FETÖ’yü ve DAEŞ’i direkt destekleyenler bunlar değil mi? Canlı bombaların, ülkemizde yaşanan toplu katliamların arkasında bunlar yok mu? Türk askerini, polisini, insanını öldürten bunlar değil mi? Türk ekonomisi bozulsun diye ellerinden gelen ekonomik saldırıyı yapanlar “medeniyetlerine hayran kaldığımız” Batılılar değil mi?

Bir de şöyle bir bakış açısı var: “Her şeyde Batı’yı suçluyorsunuz. Bizim hiç mi günahımız yok?” Tabii ki bizim de günâhımız, suçumuz var ama bizim buradaki sözümüz bugün içimizde olup da Batı’yı bize modern, medenî diye örnek gösterip kendi insanımızı aşağılayanlara. Kendi dilini doğru dürüst konuşamadığı halde İngilizce bilmeyi maharet sayanlara. İngilizceyi modernizmin bir parçası olarak algılayanlara. Batı’yı rol model olarak medeniyetin beşiği sayanlara.

Batı dün de bugün de insanlığın düşmanı, sömürgeci, dayatmacı, emperyalist bir güçtür ve gücünü de ekonomisinden almaktadır. Rönesans’tan önce bugün bize keşifler diye yutturulan, Afrika ve Asya halklarının madenini, insan gücünü zorla elinden almaktan başka bir şey olmayan ve bu uğurda yüz binlerce insanın kanını akıtan Batı, Rönesans’tan sonra da teknoloji ve bilimini kendi insanlarının saadeti ama kendinden olmayanların esareti ve yok olması için kullanmıştır.

“Medeniyet” dediğinizde iyi ve güzele dair bir şeyler görmek istiyorsanız İslâm-Türk Medeniyeti size fazlası ile yetecektir…