CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı ve ‘adalet’ adını verdiği yürüyüş devam ediyor. Çok şükür ki Devletimiz de milletimiz de provokasyonlara fırsat vermiyor. İnşallah da kazasız belasız biter de hepimiz rahat bir nefes alırız.
Aslında yürüyenler de dahil olmak üzere bu yürüyüş iyi niyet taşımıyor. Bunların adalet istediği de yok. Yürüyüşe konu olan şahıs casusluk faaliyetinden dolayı tutuklanmış durumda ve dünyanın neresine giderseniz gidin bunun suçu bundan aşağı değildir.
Kılıçdaroğlu bunun casusluk faaliyeti ve suç olduğunu bilmiyor mu? Biliyor. Enis Berberoğlu’nun milletvekili dokunulmazlığı kaldırırken herhangi bir itirazı oldu mu? Olmadı. Peki şimdi neyin peşinde?
Aslında masum gibi görünen yürüyüşün arkasında birçok hesap olduğu her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Önce yasak olduğunu bile bile Güven Park’tan başlıyoruz dedi. Önce Polis olmaz dedi. Sanırım Kılıçdaroğlu, polis orada bize izin vermez, ortalık karışır, savaş alanına döner. Biz de Devlet yürümemize bile izin vermiyor. Bak biz bu ülkeyi diktatör yönetiyor dememiş miydik, diyecek. Oturma eylemleri, Meclisi engelleme derken yürüyüşü unutturacaktı. Polis bu provokasyona izin vermedi.
Sonra zorla devlet karayoluna girip araçların seyrini engellediler, kamyoncuya, otobüsçüye posta koydular. Yine beklediler ki Polis bize karşı güç kullansın da yürüyüşe ilgi artsın. Yine olmadığı gibi aksine olağanüstü şekilde korunuyorlar.
Bu provakasyonlar tutmayıp yürüyüşe ilgiyi de artıramayınca, gelen bir fotoğraf çektirip ayrılınca ortada sadece Kılıçdaroğlu sürekli görüntüde kalınca bu sefer her biri başlı başına yalan ve iftiradan oluşan sözler çıktı ortaya. Onlar da peş peşe yalanlanınca bu sefer suyumuzu kestiler, yolumuzu kestiler, gübre attılar, yan yattılar, suya battılar gibi yalanlarla kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar.
Kılıçdaroğlu ve avanesinin bu kadar yalan, iftira ve provokasyon girişimini kimse anlamıyor mu? Anlamaz olur mu? Çünkü Kılıçdaroğlu’nu yalan makinesine soksan makine çatlar. Peki çevresindekiler, taraftarları bunu yalan olduğunu bilmiyor mu? Bizden çok daha iyi biliyorlar ama onlara göre Cumhurbaşkanımıza karşı, Hükümetimize hatta devletimize karşı olduktan sonra hiç fark etmez.
Psikolojide uzman bir hocama sordum, dedim ki hocam, kişiler bile bile yalan söylüyorlar. Yalanları ortaya çıkıyor yine söylüyorlar. Dedi ki bu tür insanlar için yalan hayat biçimidir. Bir defa yalan söyledikten sonra diğer yalanlarını örtmek için yalan söylemeye devam ederler. Bir müddet sonra onlar için gerçekler değil, kendi yalanları üzerine oluşturduğu gerçekleri önemlidir.
Maalesef bugün bu ülkenin ana muhalefetinin tek kaynağı yalandır. Yalandan ve provokasyonlardan beslenmektedir. O yüzden ağızların aldıkları en kutsal kavramlar bile kirlenmektedir…