Ekonomist değilim. Dolar daha ne kadar değer kazanacak onu da bilmiyorum ama herkesin bildiği gibi benim bildiğim bir gerçek var ki o da yoğun bir saldırı altındayız.

Adı konulmamış bir İstiklal Savaşı içerisindeyiz.

Üç tarafımız denizlerle kaplı ama dört bir yanımız düşmanlarla dolu.

En uzak ABD’sinden, en yakın AB’li müttefiklerimize kadar etrafımızdaki çember daralıyor.

İçeriden PKK, FETÖ, dışarıdan DAEŞ, PYD her fırsatta saldırıyor.

İş bununla da kalmıyor bu sefer ekonomik saldırılarla bizi vurmaya, düşürmeye çalışıyorlar.

Amaç bellidir Türkiye’yi düşürmek, daha doğrusu eski Türkiye’ye geri döndürmek. Tekrar IMF’ye mahkûm etmek, beş sente muhtaç etmek, tekrar sınırlarımıza çekilip hakkımızda yazılan kararlara uymamız isteniyor bizden.

15 Temmuz’da diriliş ruhunu yakalayan milletimizin morali bozulmak isteniyor. Terör saldırılarıyla umutsuzluk, ekonomik saldırılarla da geçinme kaygısı, yarın endişesi oluşturulmaya çalışılıyor.

Biz bu süreci ilk defa yaşamıyoruz. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra imzaladığımız Mondros Mütarekesi’yle başlayan ve İstiklal Savaşı’ndaki zaferimize kadar olan Mütareke yıllarında da yine bu milleti canından bezdirmek, manda olmaya razı etmek amacıyla bize her türlü maddi, manevi baskıyı kurmuşlardı. Mütareke basını denilen bir gurup satılmış gazete ve gazeteciler milleti bu zor yıllarda mandaya zorluyorlardı.

Ama Türk milleti o gün daha zor ve ağır şartlarda manda olmaktansa ölmeyi tercih ederek İstiklal Savaşı’nı kazandı. İşte şimdi aynı dönemi yaşatmak istiyorlar bize. Bize teslim olun, parayı da akıtalım, terörü de durduralım, canınızı bağışlayalım ama bize manda olun diyorlar.

Bakın diyorlar bize;  sizi bu hale Recep Tayyip Erdoğan getirdi. Sizi eziyor, sizi yok sayıyor, başkan olup tiranlaşmak istiyor.  Ülke kaosa gidiyor, demokrasi elden gidiyor. Aynı dün Iraklılara, Suriyeliler’e, Mısırlılar’a, Libyalılar’a söyledikleri gibi siz de diktatör liderinizden vaz geçin, biz size demokrasi getireceğiz diyorlar.

İçimizde buna kanan kardeşlerimiz var. Ama bilmiyorlar ki tarih tekerrürden ibarettir.  Dün ne yapıldıysa Abdülhamid’e, Menderes’e, Özal’a, Erbakan hocamıza bugün de Erdoğan’a yapılmak isteniyor. Hesapları gayet açık.

Onlar aslında Türkiye’yi istiyorlar ama içimizdeki hainler bunu biliyor ve ona göre hareket ediyor ama bazı kardeşlerimiz hâlâ bu gerçeği görmek istemiyorlar.

Herkes şu gerçeği bilmeli ki ülkemiz yeni bir İstiklal Savaşı daha vermektedir. Bu sefer düşman terör örgütleri marifetiyle, ekonomik saldırılarla bizi teslim olmaya zorlamaktadır. Ancak bu ülkenin varlığı ne dolardır, ne de avro ne de paradır. Bu ülkeyi açlıkla, yoklukla imtihan etmek de hiç bir zaman mümkün olmamıştır. Manda yaşamaktansa ölüm bize düğün bayramdır.

Ve her şeyden önemlisi Allah bizimledir ve gama gerek yoktur…