Bir gazete var. Kendini Kemalist olarak tanımlıyor ama İranlı bakanlar, İranlı mollalar sayfalarından eksik olmaz. “Atatürk”ü müseccel marka olarak tescil etmeye ramak kalmış gibi poz verirler ama “Yerlere izmarit atmıyorlar ayrıca hepsi tuvalete de gidiyormuş, sevin onları” diye diye PKK propagandası yapar. Sekülerizm denilen illet hepsinin paçasından akar ama ezoterizmin şahının savcılarını,hâkimlerini pek bir severler, manşetlerden düşürmezler.

Bu denli ölümcül çelişkilerle trajik savrulmalar yaşayan bu gazete hayatının en doğru manşetiyle çıkmış geçen gün. Başkanlık sistemi için “Bu ortamda halka gidilmez” yazmışlar birinci sayfadan.

Haklılar azizim. Bir harf hatasına şerh koyarak diyorum ki, haklılar. Tam olarak, İrancı mı, FETÖ’cü mü, PKK’lı mı olduğu anlaşılamayan kafası karışık bu nefret dolu adamlar “gidilmez” demişler ya küçük bir harf hatası yapmışlar. Gidilmez değil, gidil(e)mez. Nasıl da biliyorlar Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını.

Artık…

Bu ortamda azınlık diktası kurulamaz

Bu ortamda vesayet kurulamaz

Bu ortamda askeri darbe yapılamaz

Bu ortamda “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” diyerek ezip haddini bildireceğin bir halk yok artık.

Bu ortamda sınırları kutsal zanneden koyun bir millet yok artık.

Bu ortamda Cezayir’de milyonlarca Müslüman’ın kafasını kesen Fransızlar’a sessiz kalacak bir millet yok artık.

Bu ortamda Kore’ye gönderip öldürebileceğin bir millet yok artık…

Sözün özü bu ortamda diktalar nefes alamıyor azizim. Bu ortamda bunların hiçbiri halkın önüne sandık getirmeye cesaret edemez. Halka rağmen halkçılığı yutacak millet kalmadı artık. Fildişi kulelerinden millete hakaret ede ede, kendi kinlerinde boğula boğula çürüyüp gidiyorlar hamdolsun…