Yâ Kahhâr! Katillere layıkları olan bu ismi şerifinle muamele eyle Allah’ım. Gaziantep’te ve öncesinde yaşadığımız her katliam için tüm sahiplerini kahreyle. Ölenlere rahmet et, bizlere sabır ihsan eyle.

Terör örgütleri hep bir olmuş Türkiye’de kaos ve kargaşa dolayısıyla da savaş ortamı oluşturmaya çalışıyor. Bu bakımdan öldürenlerin kimler oldukları hiç önemli değildir. Önemli olan öldürülenlerin kimler olduğudur.

Canlı bomba olup kendini patlatacak kadar insanlıktan çıkmış birisinin hangi örgüte mensup olduğunun ne gibi bir önemi olabilir ki? Zira terörün dini, dili, ırkı, namusu, şerefi, haysiyeti yoktur. Çünkü onları besleyen şey kandır, kaostur, gözyaşıdır. Vampirleşmiş, mankurtlaşmış insanlıktan çıkmış bu yaratıkların adının PKK, adının DAEŞ, adının DHKP-C, adının FETÖ olduğunun hiç mi hiç bir önemi yoktur.

Önemli olan şey kimleri ve niçin hedef aldıklarıdır. Son olarak seçilmiş bir düğün, seçilmiş bir kavim, seçilmiş iki şehir. Kürt halkını hedef aldılar, bölge şehirlerini hedef aldılar. Gaziantep’i hedef aldılar, Siirt’i hedef aldılar. Gaziantep DAEŞ’in en çok faaliyet yürüttüğü şehrimizdi. Siirtli Kürt vatandaşları Gaziantep’te vurarak neyi amaçladıkları bilinenin dışında bilinmeyen yönleriyle de gün yüzüne çıkacaktır.

Meseleyi doğru okuyup ve teşhisi doğru koyarsak hedeflerinin rüyasını bile göremezler. İki gün önceden başlayan Siirtte, Elazığda sokaklara çıkan insanların orada bulunuş amaçları kan dökmek isteyenlere karşı durmaktı. Oysa eli kanlı katillerin hedefleri ve yapmak istedikleri şey ya da görmek istedikleri tablo bunun dışında devlete ve Türklere karşı sokakta olmalarıydı. Kürt’ün Türk’e, Türk’ün Kürt’e karşı olduğu kaos ortamı görmek istiyorlardı. Ancak sağduyulu Kürt halkı; ‘polisin, askerin canları bize emanettir, bizim namusumuzdur’ dedi ve başta PKK olmak üzere tüm terör örgütlerini lanetledi. Ülkemiz adına bu yapılan çok önemli bir duruştu ve bundan rahatsız oldular.

Terör örgütü PKK’nın silahlı kanadı kontrolsüz eylem planları yaptığı bir ortamda silahsız kanadı -siyasi sözcüsü- HDP çıkıp üyelerimiz katledildi diye açıklamalar yapıyor. “Bu saldırıyı yapanları, arkasındaki güçleri, zihniyeti en sert biçimde kınıyoruz ve lanetliyoruz” diyor. Demek ki bu saldırıyı PKK üstlenmeyecek. Muhtemelen DAEŞ üstlenecek ve ‘Türkiye DAEŞ’i destekliyor’ iftirasını atan terörist zihniyet buradaki Kürt vatandaşlarımızın ölümünden üstü örtülü olarak alttan alta devleti ya da siyasi iradeyi sorumlu tutmayı deneyecekler.  Devletimizin tüm kademeleri ve ülkenin teröre karşı insanları vatandaşımız öldü diye acısını yüreğinde hissedip sarıldığı bir ortamda HDP’ninkatledilenler için ‘üyelerimiz’ şeklindeki kategorik bir siyasi fikir ayrılığı(!) ortaya koyması küresel terörün ekmeğine yağ süren bir tutum değil midir?

Mesele, tüm terör güçlerinin birbirini destekleyen eylem planlarıylaorganize bir şekilde bayrak yarışında olduğu bilmemizdir. Bölgedeki hakimiyetini artıracağı sinyalini veren Yeni Türkiye ile karşılaşmak istemeyişlerini görmemizdir. Mesele, tüm vatan sathında milli bir duruş ortaya koymamızın verdiği rahatsızlıktır. Mesele, devlet-millet kenetlenmesini gören şer güçlerin artık Türkiye üzerinde istedikleri gibi oyun kuramayacağını görmesidir. Bu bakımdan vakit, daha sıkı kenetlenme ve dua vaktidir. Vakit, yurdun üstünde dalgalanan ay yıldızın son ocağın sönünceye kadar sönmeyeceğinin idrakini cihana gösterme vaktidir.