Darbe teşebbüsü gecesi memleket evlatlarının kahir ekseriyeti, daha ilk anlardan itibarenmemleketi/ümmeti savunmak için sokaklara fırlayarak kafa atacak bir tank, karşısına dikilecek bir darbeci aradı. İzmir’de Memur-Sen’den arkadaşlarımızla birlikte sokağa fırladığımızda Ankara ve İstanbul gibi imanımızı test edecek, gaza seviyemizi ölçecek bir cephede yer alamadığımız için hissettiğimiz hüzne Rabb şahittir. Allah’ın inayeti sayesinde bugün gelinen nokta için sonsuz hamd-ü sena ediyor ve aşağıdaki satırları darbe teşebbüsüne  en açık şekilde karşı durmuş biri olmanın iç huzuruyla kaleme alıyorum.

Sayın Bakan, meş’umişgal girişiminin arkasındakilere karşı en ağır ve adil cezaların verilmesi gerektiği hususunda herkes hemfikir ama aynı fikir birliği, bu yapılırken suçlu ile masumu ayırt etme hassasiyetinde de mevcut. Soruşturma ve kovuşturmalar yürütülürken toplumun geniş kesimlerini tedirgin etmemeye özen göstermenin lüzumu malumunuz.Çünkü mezkurhain yapı, devletin olduğu gibi milletin de kılcal damarlarına sirayet etmiş ve meal-esef 17 Aralık’a kadar da pek çok insanımızı aldatarak sempatisini kazanmıştır. Dolayısıyla “the cemaat” denen bu grupla pek çok insanın yolları bir şekilde kesişmiştir. Her ne kadar 17 Aralık’ta maskeleri düşmüş ve gerçek yüzleri ortaya çıkmışsa da herkes aynı süratte içlerinden çıkamamıştır.

Bu sebepten gayretullaha dokunacak şekilde kurunun yanında yaşıda yakacak özensiz bir hareket tarzı belirlersekrüzgarımız gider, melekler (inayetullah) geri çekilir, baharımız gecikir.

Ortam çok puslu, çok gri ve flu. Düşman çok hain, pek münafık, ultra takiyyeci.Bu durum suçlu ise suçsuzu, gafil ile haini, ahmak ile aymazı ayırt etmeyi zorlaştırıyor. Bu ihaneti organize edip destekleyenlerin hak ettikleri verilmeli,amenna; ama bu alacakaranlık belirsizliği bizi toptancılığa düşürmemeli. Adalet dağıtacak kişiler maksimum dikkat ve rikkat ile hareket etmeli.

Bir kısım basın itibar cellatlığı yapıyor. Sanki gözaltına alınanların hepsi gerçekten suçluymuş gibi peşin hükümler veriliyor. Diğer yandan korkunç bir jurnal sistemi çalışıyor. Birbirini çekemeyen, aleyhte hesabı olan insanlar bu mekanizmadan azami derecede faydalanmaya çabalıyor.Böylecehem emniyet hem adliye ağır bir iş yükünün altında kalıyor.Kuşkusuz bu işin kriterleri bellidir; ancak darbe girişimi gerçekleşinceye kadar pek çok kişinin paralel yapının ne menem bir örgüt olduğunun ayırdına varamamış olduğunu da unutmayalım.

Sadece ihbarlar üzerinden görevlerinden alınan, soruşturmalar geçiren ve halk nezdindehain damgasını yiyen masumlar var. Bir ihbarla evlerine baskınlar düzenlenip öcüye dönüştürülen garipler var. İnsanların hayatları bu kadar ucuz değil, olmamalı. Onların masumiyetininönünde sonunda ortaya çıkacağına inancımız tam; ancak açığa alınan ya da göz altına alınanlar toplumun nazarında suçlu damgası yiyor. Buvakıa masumiyetler açığa çıktıktan sonra da devam eden sosyal mağduriyetlere neden oluyor.

Sayın Bakan, zat-ı alinizin de takdir edeceği gibi bu talihsiz hadiselerin önüne geçmenin yegane yolu;kesin kanıt olmadan sadece şüphe ile ya da birilerinin ihbarı ile insanların itibarına halel getirecek tarz-ı hareketten kaçınmaktır.

Toplumun darbecilere karşı haklı hassasiyetinin katlandığı, tecrit ve aforozların  kendiliğindenleştiğibir dönemde doğruyu yanlıştan ayırmanın ne kadar güç olduğunun farkındayız. Bu sebepten bu sıkıntılı vetirede adaleti sağlamakla görevli olan herkese Rabbimizin hakkaniyet, basiret ve furkan nasip etmesini temenni ederiz.

Baki selam…