PKK terörü bir defa daha çirkin yüzünü gösterdi. Daha hayatının baharında olan Eren Bülbül’ü aramızdan aldı.

Eren babasız büyüyen fakir bir aile çocuğu. Daha çocukluktan kurtulmadan ailesinin yükünü omuzlamak zorunda kalan bir evladımız.

Eren PKK’nın katlettiği yüzlerce çocuktan biri. 80’li, 90’lı yıllarda katledilen çocukları, bebekleri bir hatırlayın. Yine gonca açmadan solmuş, toprağın kara bağrına verilmişti.

İçimizde hâlâ bu ihanet örgütünün gerçek yüzünü görmeyenler var. Kürt meselesini PKK’nın talepleri bağlamında çözmeye çalışan, vatan toprağı üzerinde hesap yapanlar var.

Suriye ve Irak’taki gelişmelere bakarak Türkiye’nin de bir gün tökezleyeceğini, toprak koparma şartlarının oluşabileceğini düşünenler var. Her gün büyüyen olaylar etnik bölücülüğün hâlâ en büyük tehdit olduğunu gösteriyor.

Devlet FETÖ’ye karşı kararlı bir mücadele yürüttü. Hâlâ da yürütüyor. Darbe sonrası devletin zaafa düşeceğini düşünerek terör örgütü eylemlerini artırdı. Örgütün Karadeniz açılımı biraz da bununla ilgili. Karadeniz’de etnik ayrımcı bulabilmek mümkün değil. Örgüt onun için militanlarını diğer Marksist örgütler içinden devşiriyor. Marksist sol dün Kürtçülüğe yataklık etmişti hala etmeye devam ediyor.

ABD, YPG ile ittifak yaptığı için haklı olarak kızıyoruz. Kendi içimizdeki YPG/PKK muhiplerini görmüyoruz. Eren Bülbül’ün şahadeti bir futbol maçı kadar gündem oluşturmuyorsa o ülkenin görsel ve yazılı medyasında bir millilik sorunu var demektir. Bazıları görmezden geldi, bazıları bir köşeye sıkıştırdıkları küçük bir haberle iktifa ettiler.

Her gün büyüyen olaylar, artan terör bu meselenin yeniden masaya yatırılmasını gerekli kılıyor. Suriye Kantonları ile PKK hem yeni silahlara hem yeni bir cephe gerisine kavuştu. Barzani’nin referandumunun -örgütün- moral motivasyonuna müthiş katkı yapacağını söylemeye bile gerek yok. Türkiye bu referandumu durduracak ekonomik enstrümanlara sahiptir. Bunu ya durdurmalı yahut Türkmenlerin varlığını ve menfaatlerini garanti altına alacak girişimlerde bulunmalıdır. Bazı çevreler iki de bir Kürtler için özerklik istiyor ve bunu demokratikleşme olarak takdim ediyor. Aynı çevreler Türkmenler söz konusu olunca özerkliği unutuyorlar. Barzani gerçi önce bölgenin demografik yapısını değiştirerek muhtemel bir referandumda Musul/Kerkük’te farklı oy çıkmasını engelledi. Ne hikmetse Türkiye’de ana dilde eğitim isteyenler, Kuzey Irak’ta Barzani’nin Soranice dışında devleti diğer dillere kapatmasını hiç sorun etmiyorlar. Bugün Kuzey Irak’ta bırakınız Türkçe’yi Kurmança lehçesi ile bile bir dilekçe veremezsiniz.

Eren Bülbül’ü hayatının baharında kaybettik. Yeni acılar, üzüntüler, hayal kırıklıkları yaşamıyorsak bu sorunu Türkiye’nin hayat memat meselesi ciddiyetinde ele almak zorundayız. Aksi takdirde bu terör döngüsü sadece AK Parti’yi vurmakla kalmaz bütün ülkeyi vurur…