Siz hiç hukuk tanımaz bir “mağdur” gördünüz mü? Görmediyseniz görün… Kendisini kanunların üzerinde gören, her şey açık olarak ortada iken almadığı unvanlarla “öylesine” diyemeyeceğiniz ciddi yerlere adını yazan ama “mağdur(!)” biri… Hepinizin de anladığı üzere bir CHP adayı var; işte gözümüzün önünde…
Bana ya da sana kafamıza göre oraya buraya devlete ait bir makamı unvan olarak yazma yetkisi vermeyen kanun, İmamoğlu’na da vermiyor aslında… Ama o senden, benden farklı olarak arkasına aldığını düşündüğü destekle bir “sivil itaatsizlik” gücü görüyor kendisinde…
Aslında bir suç işliyor, çok açık… Çünkü aynı şeyi ben yapsam, bunun ne demek olduğunu ve ne ile karşılaşacak olduğumu tahmin etmek zor değil… Olması gereken de o… Fakat buna başvuran adayın hal dili şunu da söylüyor ek olarak; “Yüreğiniz yetiyorsa gelin ve yargılayın. Benim istediğim de bu zaten. Aradığım provokasyon da tabi…”
Peki, soruyorum size Venezuela’da ki Guaido’yu da halktan ya da anayasadan almadığı bir yetkiyi ısrarla kullanmaya cesaretlendiren, itaatsiz yapan şey nedir? Güvendiği ABD’den ve onun bu hukuk tanımaz halini onaylayan içerdeki destekçilerden başka…
Bunlar kimin mağdurlarıdırlar ki kendi ülkelerinin kanunlarına karşı bu denli itaatsizlik edebilmektedirler? Bana göre sorulması gereken en temel sorulardan biridir bu…
İşin başka bir boyutu da şudur… Artık herkes ortadaki şahsın bir “proje” olduğu konusunda hemfikirdir… Bir proje, deşifre olmadığında işe yarar… Oysa artık adeta ayağa düşmüş bu “proje”, kanaatimce 23 Haziran’da gereken cevabı çok net olarak alacaktır…
Guaido’yu kaybettiren de bana göre bu deşifre olmuşluğudur… Venezuela halkı, ABD oyununu görmüş ve bütün sıkıntılarını unutarak bu tiyatroya dur demiştir. Fakat mücadelesi bitmiş değildir. Daha derinden bir uyanışa ihtiyaçları var…
Yine hatırlayınız, geçen yıl aynı tiyatro İran için sahneye sürüldüğündede halk çok çabuk uyandı… Tabi Trump’ın sosyal medya paylaşımı da bu uyanışta çok tesirli oldu…
Umarım ABD’nin İstanbul seçimleri için “Bunu not ediyoruz” küstahlığı da bizim için çok açık bir gösterge olur…
Bu tiyatroyu anlamak için başka göstergelerimiz de var elbette… Ardı ardına PKK’dan gelen ve isme özel destek mesajları ve FETÖ mensuplarının akan salyaları gibi…
Bugün özellikle dillendirilen “muhafazakâr muhalefet” ifadesini de oyunun bir parçası olarak değerlendiriyorum… Özellikle PKK ve FETÖ desteği içeren “şemsiye”nin altına girmeyecek muhafazakârlara, “yeni bir şemsiye icadı” olan bu kavramsallaştırmaya da alet olmamak gerekir…
Bir muhafazakârın şunu da çok iyi bilmesi gerekir. Aynı ya da farklı şemsiye altında da olsa bugün gelinen nokta da oluşacak her türlü muhalefet, PKK ve FETÖ desteğini açık olarak arkasına almış CHP adayına destektir…
Allah (cc) Kur’an-ı Kerimde: “Sadece doğru olmanız yetmez, aynı zamanda doğrularla da beraber olmanız gerekir” diye buyurmuyor mu?
Durduğumuz ya da durmak istediğimiz yeri çok iyi belirlemek durumundayız…
Bugün aramıza tefrika sokarak zayıflatmak isteyenlerin sahte gülücüklerine kandığımız da arkasından gelecek olanları tahmin etmek hiç zor olmasa gerek… Tarihi zihniyeti tekerrür ettirmek çok pahalıya mal olmadan uyanmak gerek…
Her şeyi deşifre oluş, “sivil itaatsizlik”yaparak kanunların üzerine çıkmış, adına oy çalınmış, gazeteci dövdürmüş, itiraflarıyla sabit Beylikdüzü’nde AVM’sine AVM eklemiş sözde mağdur bir CHP adayının yanına bir de militan bir İl Başkanını,
Kaftancı oğlunu eklediğinizde resim gayet net olarak ortadadır…
Meseleyi anlamak için başkaca delile ihtiyaç var mı?