“Efendim, Gülen Cemaati ilk etapta iyi niyetliydi. Sonradan bozulup bu hallere düştüler…’’

Ya muazzam bir ahmaklık ya da kirli bir yumuşatma temennisi!

Aynı meşrulaştırmayı ‘’Gülen, meczubun tekidir’’ lakırdısıyla da yapıyorlardı.

Fakat artık ahmaklık maskesiyle işin içinden sıyrılamazlar!

Yaşanılan süreçte hainliklerini aleni olarak yansıtmaya cesaret edemediklerinden “kulp takıcılık” oynayarak üst aklın amelesi olduklarını gizleme peşindeler…

Hatırlayın…

Gezi, 17-25 Aralık,  6-7 Ekim, Rus uçağının düşürülmesi ve daha niceleri…

Muhalefet yapmayla vatan satmayı karıştıranlar ne yapmışlardı?

Batı’nın dayattığı kadrajdan zerre sapmamış, Üst Aklı ısrarla reddetmişlerdi!

Bugün de hiçbir şey değişmiş değil.

Hain yine hain…

Tek fark, 15 Temmuz’da, bu milletin 93 yıldır paslanmış kınında sakladığı iman kılıcını yeniden doğrultması ve buna şahit olan hainlerin fıtrî ürkekliği

Kimisi inine gizlenmiş kripto takımından, kimisi de hüsn-ü zân bağımlısı(!) idrak yoksunu cemiyetten…

2+2=4, Gülen, uzun vadeli bir projedir.

Gülenci Terör Örgütü’nün kurumsal yapılanması da; CIA’nın tasmasını elinde tutan ‘’Üst Akıl’’ ürünü diğer teolojik teşkilatların birebir kopyasıdır.

Mesela karşıtlarının “Kutsal Mafya’’ olarak nitelendirdiği, kilisenin de üzerinde evrensel ve teokratik bir devlet kurma amacındaki Opus Dei tarikatında “takiye’’ ön plandadır. Gerektiğinde tarikatın bütün yasakları çiğnenebilir. Dünyanın dört bir yanına atadıkları kardinaller vasıtasıyla ekonomi, yargı ve politika gibi birçok disiplinin işleyişinde manipülatif bir ‘’el’’ konumundadırlar.

Moon hareketi de aynı paralelde inşa edilmiş ve geniş bir nüfuz alanına sahip sahte tarikatlardan bir diğeridir…

Nitekim ABD’de önemli medya kuruluşlarına hükmeden Moon örgütü, Zaman Gazetesi’nin basın dünyasına giriş sürecinde de maddi bakımdan önemli destek sağlamış, büyük bir matbaa kurdurmuştur.

Ayrıca Opus Dei, Moon ve FETÖ terör örgütlerinin, dünya genelinde senelerdir mantar gibi çoğalmış sayısız eğitim ve finans kuruluşu vardır. İş hayatından parlamentolara kadar geniş bir yelpazede konumlanmışlardır. Bunun yanında teşkilat içi hiyerarşik yapılanmaları da büyük oranda benzerlik göstermektedir

Bahsi geçen çakma tarikatların üçü de, Üst Aklın, büyük pastadan büyük payı kaptırmamak için kurguladığı büyük oyunun büyük oyuncularıdır. Amaç, 3-5 Yahudi’nin torun torbasını daha iyi koşullarda yaşatmak, daha iyi okullara göndermektir(!)

Plan çok net:

Oyunun kurallarını koyanlar, oyunu kökten yok edebilecek Komünizm akımını sistematik bir şekilde bertaraf etmeyi hedeflediler. Bu hedeflerini de, 3. dünya ülkelerinde hortlamaya hazır radikal din anlayışı üzerinden gerçekleştirdiler. (Yeşil Kuşak Projesi)

Komünizm dalgası durulduğunda, Komünizme karşı bilfiil yürüttüğü Yeşil Kuşak stratejisini büyük tehlike olarak gören Üst Akıl; bu sefer de semavi dinler arası ılımlı bir diyalog ortamı tezgâhlayarak radikal inançların doğuracağı farklı tehditlerden korunmayı amaçladı.

Bunun en net göstergesi ise ince ince kurgulanan üç teşkilatın pro-aktif politikalarının; diyalog, sevgi, hoşgörü ve revizyonist din anlayışı gibi aynı odak noktaları üzerinden şekillenmesidir

FETÖ de, bu kapital ve emperyal mekanizmanın Türkiye cephesindeki oyuncağıdır.

Yani mesele aslında, misyonerliğin de ötesinde geniş çapta bir sermaye meselesidir.

Elli yılı aşkın bir süredir Faiz Lobisi’nin hademeliğini yürüten, inanç yüceliğinin altına gizlenmiş, sapkın, vicdansız ve hiçbir eylemi anlamsız olmayan Sembolizm fetişisti bir Üst Akıl ajanını

Bunca yaşanmışlıktan sonra hala onun peşinden sürüklenen ahlaksızları…

Şahsım adına cehaletle suçlamaktan dahi hicap duyarım!

Artık bu günaha ortak olmanın masumiyetle, hizmet aşkıyla, iyi niyetle savunulacak hiçbir tarafı kalmamıştır.

Allah akıl fikir versin…

‘’Hocaefendi’’ edebiyatından vazgeçemeyenler de, düştükleri melanet çukurunda olanca pisliğini kusmaya devam etsin!