Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz üzere Birleşmiş Milletler, 15 Mart gününü Uluslararası İslamofobi ile mücadele günü ilan etti.
Bu karar her ne kadar sembolik olsa da İslamofobi’nin BM düzeyinde tanınması açısından önemlidir. Buna rağmen 21. yüzyılın baskın ideolojisi haline gelmiş olan İslam düşmanlığı ile mücadelede henüz yolun başında olduğumuzu belirtmemiz gerekiyor. Akademik olarak baktığımızda son yirmi yılda yapılan çalışmalarla İslamofobi konusunda temel bir literatürün oluştuğunu söyleyebiliriz.
İslamofobi konusunda bugüne kadar farklı dillerde yüzlerce kitap yayımlandı, düzenli sempozyumlar düzenleniyor ve sürekli yayın yapan akademik dergiler bulunmakta. Bunun da ötesinde İslamofobi kavramının Müslüman karşıtı ırkçılık olarak tanımlanması konusunda bu konuyu çalışan akademisyenler arasında bir konsensüs oluşmuş durumda.
Tabi bütün bu akademik çalışmaları sahaya taşıyacak olan siyasi aktivizmdir. Bu konuda da Batı’da özellikle son yirmi yılda birbirinden bağımsız hareket eden belki onlarca STK kurulmuş durumda. Çoğu amatör olan bu STK’lerin en büyük sorunu ise yeterli mali ve insan kaynaklarına sahip olmamaları. Ulusal düzeyde çalışan bu STK’ler aynı zamanda Fransa gibi ülkelerde ciddi bir devlet baskısı ile karşı karşıyalar. Hatırlanacağı üzere Fransa bu STK’lerden bir kısmını herhangi bir mahkeme kararı olmadan kapattı.
Dolayısıyla İslamofobi ile sahada mücadele etmek konusunda bugün en önemli ihtiyacımız Greenpeace, Human Rights Watch, Amnesty International gibi profesyonel bir insan kaynağına sahip, yeterli mali kaynaklarla donatılmış ve küresel düzlemde örgütlenen bir sivil toplum kuruluşudur.
Bu STK merkezi olarak tüm ülkelerde örgütlenebileceği gibi, İslamofobi ile mücadele için kurulmuş mevcut STK’ler ile bir koalisyon da oluşturabilir. Küresel İslamofobi İzleme Merkezi (Global Islamophobia Watch) olarak adlandırılabilecek olan bu STK’nin birinci önceliği ülke bazında İslamofobik vakaların günlük olarak kayıt altına alınması ve yıllık olarak ilgili istatistiklerin yayımlanması olmalıdır.
Bunun için uzman akademisyenlerden oluşacak olan bir kurulun dünya üzerindeki benzer STK’leri inceleyerek güçlü bir metodoloji geliştirmesi elzemdir. Batı dünyasındaki ve İslam ülkelerindeki Müslümanların hayatını zorlaştıran, terör saldırıları ve soykırıma kadar varan bir şiddete yol açan, ırkçılığı ve ayrımcılığı normalleştiren, küresel zorbaların iktidarını pekiştiren İslam korkusu ile güçlü bir şekilde mücadele etmenin zamanı geldi.
Artık konuşmak ya da yazmak yeterli değil, eyleme geçme zamanı geldi de geçiyor. Bir sonraki yazımızda Küresel İslamofobi İzleme Merkezi ve neler yapabileceğini işlemeye devam edelim.