İskoçya’da yapılan 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP26), dünya kamuoyunun gündemine bir kez daha küresel ısınmanın yol açacağı felaketleri getirirken diğer taraftan küresel ısınmanın uluslararası ticaret rotalarını nasıl etkileyebileceğine ilişkin tartışmalar da gündemi meşgul etmekte.
Bilim adamları Kuzey Kutbu’ndaki ısınmanın gezegenin geri kalanından iki kat daha hızlı gerçekleştiğini ifade ediyor. Afrika kıtasıyla yaklaşık olarak aynı coğrafi büyüklükte olan Kuzey Kutup Dairesi’nde ortaya çıkan bu değişimin uluslararası ticarete yeni rotalar sunabileceğine ilişkin önemli analizler söz konusu. Buna göre Kuzey Kutup bölgesi eridikçe deniz ulaşımına daha elverişli suyolları meydana gelecek ve böylece uluslararası ticareti ve nakliyeyi büyük ölçüde değiştirebilecek yeni rotalar gün yüzüne çıkacak.
Bilindiği üzere Kuzey Kutup Dairesi üzerinden deniz taşımacılığı ancak temmuz ile kasım ayları arasında yapılabiliyor. Kasım ayından temmuz ayına kadar neredeyse tamamen buzla kaplı olduğu için deniz ulaşımına elverişli bir bölge değil. Buna rağmen geçtiğimiz şubat ayında tarihte ilk kez bir geminin Kuzey Buz Denizi’ni geçmeyi başarması, yakın gelecekte bu rotanın tüm sene boyunca güvenli bir şekilde kullanılabileceğine dair güçlü sinyaller veriyor.
Şayet Kuzey Kutbu’na ilişkin öne sürülen iddialar gerçekleşirse Avrupa’nın en büyük ve en işlek trafiğe sahip Rotterdam Limanı’ndan Japonya’ya uzanan deniz yolculuğunun 30 günden 18 güne düşmesi öngörülüyor. Bir başka ifadeyle doğu ile batı arasındaki deniz yolu mesafesi yaklaşık 4.600 deniz mili azalacaktır. Şüphesiz böyle bir senaryonun hayata geçmesi en çok Süveyş Kanalı’na zarar verecektir.
Kuzey Kutup Bölgesi’nin lojistiğinin iyileştirilmesi ve geliştirilmesi küresel ısınma ve ileri teknoloji çağında hiç de imkânsız görünmüyor. Buzulların erimesine bağlı olarak ortaya çıkabilecek yeni ekonomik faaliyetler önündeki en büyük engel iklim ve çevreye duyarlılık yönünde artan kamuoyu baskısı. Fakat işin bir de enerji, deniz yetki alanları ve balıkçılık gibi iştah kabartıcı güçlü yönleri bulunuyor.
Amerikan Jeolojik Kurumu’nun verilerine göre Kuzey Kutbu dünyanın keşfedilmemiş petrol kaynaklarının yaklaşık yüzde 13’üne ve keşfedilmemiş doğalgaz kaynaklarının yaklaşık yüzde 30'una ev sahipliği yapıyor. Kuzey Buz Denizi’nin günden güne erimesi ve elverişli bir deniz haline gelmesi kuşkusuz deniz hukukuna ilişkin münhasır ekonomik bölge gibi bir takım anlaşmazlıkları burada da gündeme getirecektir.
Rus Coğrafya Kurumu’nun verilerine göre 2015-2018 yılları arasında bölgede erime, çökme ve sıcaklık gibi nedenlerden dolayı buzların geri çekilmesiyle 30'dan fazla yeni ada, burun ve koy keşfedilmiştir. Şayet bilim adamlarının ortaya attığı, “Kuzey Buz Denizi’nin 2040 yılına kadar tamamen eriyeceği” iddiası doğruysa ada benzeri yeni deniz alanlarının ortaya çıkması daha da muhtemel olacaktır.
Buzulların erimesi, yeni rotaların ortaya çıkması, yeni deniz alanlarının keşfi ve okyanus dibi enerji kaynaklarının varlığı şeklindeki önemli konuların Kuzey Kutup Dairesi içinde yer alan topraklar üzerinde hak iddia eden sekiz ülke (Kanada, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç, İsveç) arasında ciddi anlaşmazlıkları da beraberinde getirmesi güçlü bir olasılıktır.