Tunus’ta önceki gün Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından hazırlatılan ve tek adam rejimine yol açacağı gerekçesiyle eleştirilen tartışmalı anayasa taslağı için referandum yapıldı.
Başta en- Nahda Hareketi olmak üzere ülkenin önde gelen siyasi partileri tarafından boykot edilen referanduma katılım oldukça düşüktü.
Oylamanın yapıldığı gün yerel saatle akşam saat 19.00’a kadar katılım oranının yüzde 21,8’e ulaştığı açıklandı.
Saat 22.00’de sandıkların kapatılmasından sonra ise oranın 27,54 olduğu ilan edildi.
Ülke içinde kayıtlı yaklaşık 9 milyon seçmenden yalnızca 2,5 milyon kadarı referandumda oy kullandı.
Kays Said’in anayasa taslağı için halk oylaması Tunus dışında da yapıldı ve oradaki katılım oranının çok daha düşük olduğu, ilk günün akşamında oranın sadece yüzde 6,5’e ulaştığı açıklanmıştı.
Resmi olmayan sonuçlara göre sandık başına giderek oy kullanan seçmenin yaklaşık yüzde 92’si anayasa taslağının kabul edilmesi yönünde oy kullandı.
Sonuç olarak ifade etmek gerekirse Kays Said’in anayasasına Tunus halkının sadece yüzde 23’ü “Evet” dedi.
Bu oran da aşağı yukarı Tunus Cumhurbaşkanı’nın gerçekte sahip olduğu halk desteğine tekabül ediyor.
Eylül 2019’da yapılan seçimlerin birinci turunda Kays Said’in aldığı oy oranı yüzde 18 idi.
İkinci turda ise -daha sonra kendilerine ihanet ettiği en-Nahda Hareketi’nin, demokrasi ve devrim yanlılarının desteğiyle- yüzde 72,71 oy almıştı.
Referandum sonuçları tüm dünyaya gösterdi ki, cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra anayasaya aykırı şekilde davranıp halk iradesini ayakları altına alan ve parlamentonun kapısına kilit vuran Kays Said, ülkeyi sadece yüzde 23 civarında bir halk desteğiyle yönetiyor ve halkın yüzde 77’si kendisine karşı.
Bu diktatörlük değilse nedir?
Tunus’ta referanduma katılım oranının Kays Said’in ve arkasındaki güçlerin umurlarında olmayacağına işaret etmiştim.
Normal koşullarda demokratik bir ülkede yukarıdaki sonuçlar halkın anayasa taslağına “Hayır” dediği anlamına gelir.
Daha da ötesi Tunus halkı, referandumu boykot ederek Kays Said’in ve kararlarının gayri meşru olduğunu gösterdi.
Fakat pratikte Tunus Cumhurbaşkanı anayasa taslağının kabul edildiğini öne sürerek yoluna devam edecek.
Referandum öncesi propaganda yasağını çiğneyerek Tunusluları “Evet” oyu vermeye davet eden Kays Said’in referandum sonrasında yaptığı ilk şey yine meçhul düşmanlara tehditler savurarak muhaliflerine gözdağı vermek oldu.
Tunus’taki referandum sonuçları halkın dörtte üçünün anayasa taslağını reddettiğini açık ve net bir şekilde göstermesine rağmen, her fırsatta demokrasiden söz eden ikiyüzlü Batı’nın tepkisi Mısır’daki darbeye karşı ortaya koyduğu tavırdan pek farklı olmayacak.
Vaziyeti kurtarmak için belki birkaç kınama ve “En kısa sürede demokrasiye dönülmesi” çağrısı yapabilirler.
Mısır İstihbaratı’nın desteğiyle Tunus’ta darbe yapan Kays Said’in anayasasının referandum tiyatrosuyla yürürlüğe girecek olmasından Arap Baharı ve demokrasi karşıtı rejimler de memnun.
İki gündür “İhvan kaybetti” diye seviniyorlar.
Tunus’ta kaybeden aslında halk ve ne pahasına olursa olsun devrime ve halkın emanetine sahip çıkma cesaretini gösteremeyen basiretsiz liderlerin de bunda rolü olduğu inkâr edilemez.