Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, birkaç gün önce yayınladığı kararnameyle Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu’na yapılan atamaları ve üye sayısını düzenleyen yasayı değiştirdi.
Kurul başkanı ve 7 üye bundan böyle Tunus Cumhurbaşkanı tarafından seçilecek.
Yani seçimleri denetleyen anayasal bir kurum olan Bağımsız Yüksek Seçim Kurulu başkanından üyelerine kadar Kays Said tarafından görevlendirilen bir kuklaya dönüşecek.
Böylece diktatörlük heveslisi Tunus Cumhurbaşkanı, seçimleri keyfine göre dizayn edebilecek.
Kimin seçime gireceğine ve kimin giremeyeceğine, seçimi kimin kazandığına ya da kaybettiğine karar verecek.
En-Nahda Hareketi, Tunus Cumhurbaşkanı’nın son adımını eleştirerek, Kays Said’in ülkeyi hem ekonomik hem de mali olarak çöküşün eşiğine getirdiğini, kararnamelerle seçim maddelerinin değiştirilemeyeceğini belirten anayasayı ayaklar altına aldığını söyledi.
Kararnamenin Tunus halkını ve devrimini hafife almanın yanı sıra devleti dağıtma, tüm gücü ele geçirme ve demokratik kazanımları yok etme anlamı taşıdığına dikkat çekerek, siyasi partileri “Kays Said’in otokratik projesine karşı direnmeye ve ülkeyi kurtarmaya” davet etti.
Tepkilerin Tunus Cumhurbaşkanı’nı dizginlemesi beklenmemeli.
Gelişmeleri yakından takip edenler için böyle olacağı belliydi.
2 Nisan’da bu köşede yayınlanan “Darbe karşıtlarının işi zor” başlıklı yazımda şöyle demiştim:
“Milletvekillerinin çevrimiçi toplantısını “darbe girişimi” gören ve parlamentonun feshedilmesinden üç ay sonra seçim yapılması gerekirken “Üç ay sonra seçim falan yok” diyen, anayasayı ve yasaları kafasına göre yorumlayıp ülkeyi keyfine göre yöneten Kays Said’in Tunus’ta seçimlerin demokratik ve özgür bir şekilde yapılmasına izin vereceğini zannetmek aşırı saflık olur.”
Tunus Cumhurbaşkanı’nın gerçekleştirdiği darbenin perde gerisindeki mimarları, Zeynelabidin bin Ali rejiminin devrilmesinden sonra da varlığını sürdüren “derin devlet” ile Mısır istihbaratı.
Kays Said’in ve arkasındaki güçlerin amacı Tunus’ta da seçim sandıklarının halkın önüne konduğu fakat gerçekte diktatörlüğün hâkim olduğu, Mısır’dakinin benzeri bir sistem kurmak.
Mısır’da son seçimin nasıl yapıldığını hatırlarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.
Cumhurbaşkanı seçimine aday olan eski Genelkurmay Başkanı Sami Anan önce gözaltına alındı ve sonra da adı aday listesinden çıkarıldı.
Seçimin demokratik koşullarda gerçekleştiğini öne sürmek için sahnelenen tiyatroya “Abdülfettah es-Sisi’yle yarışacak rakip aday” olarak eklenen figüran, sandığa gittiğinde oyunu es-Sisi’ye vereceğini açıkladı.
Sonuçta Abdülfettah es-Sisi’nin seçimi yüzde 97’nin üzerinde bir oranla kazandığı ilan edildi.
Kays Said’in Tunus’ta da benzer bir sistem kurabilmesi için atması gereken daha başka adımlar var ve onları da zamanla atacağından kimsenin şüphesi olmasın.
Örneğin parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçilmesi gerekiyor ve Tunus Cumhurbaşkanı bu arzusunu bir süredir dile getiriyor.
Anayasaya ve demokrasiye uygun bir şekilde sistem değişikliği elbette olabilir.
Fakat Kays Said, Tunus halkının görüşüne başvurmadan kararnameyle ya da kendi icadı olan “elektronik istişare” benzeri yollarla sistemi değiştirmeye kalkışırsa kimse şaşırmasın.