Tertemiz çocukların beyinlerini sakat din anlayışınızla iğdiş edip kendiniz dışındaki tüm Müslümanlar’a, devletinize ve ülkenize düşman olarak yetiştirdiniz. Gazabı hak ettiniz… (*)

Sınav sorularını çalarak binlerce masum insanın hakkını gasp edip hayatını mahvettiniz. Gazabı hak ettiniz…

Devletin sunduğu teşvik vs. imkânları sadece kendinizden olanlara kullandırıp hırsızlığın en büyüğünü yaptınız. Gazabı hak ettiniz…

Siyaset ve ordu mensupları başta olmak üzere kamu görevi yapan insanları kasetle, şantajla, kumpasla elimine edip kendi adamlarınıza yol açtınız. Gazabı hak ettiniz…

Size tâbi olmayan askeri okul öğrencilerine işkence derecesinde mobbing uygulayarak okullarını terk etmeye ve yüklü tazminatlar ödemeye mahkûm ettiniz. Gazabı hak ettiniz…

Emniyet mensuplarına başarılı operasyonlar sonunda verilen ödülleri kendi elemanlarınıza tahakkuk ettirip devleti soydunuz. Gazabı hak ettiniz…

Binlerce çocuğu ailelerinden koparıp, ana-babasına, akrabalarına düşman hale getirdiniz. Gazabı hak ettiniz…

İslam’ın temel hükümlerine “Füruat” deyip, amaca ulaştıracak her yol mubahtır anlayışıyla takiyenin âlâsını yaparak binlerce insanın mânen mahvına sebep oldunuz. Gazabı hak ettiniz…

Eşlerden birinin sizden olduğu ailelerin dağılmasına, aile dramlarına sebep oldunuz. Gazabı hak ettiniz…

Mahremiyete tecavüz ettiniz. Dinlediniz, görüntü kaydettiniz, şantajla siyaseti dizayn etmeye kalktınız. Gazabı hak ettiniz…

Türkiye’yi ABD’nin uydusu, bu asil milleti batının kölesi yapmak için operasyon üstüne operasyona kalkıştınız. Gazabı hak ettiniz…

Sızdınız. Çoğaldınız. Güç zehirlenmesine uğradınız ama çektiğiniz her operasyonda başarısızlığa mahkûm oldunuz

Son olarak, gördüğünüz halüsinasyonları gerçek zannedip vaktin geldiğine hükmederek büyük bir darbeyle kirli emelinize ulaşmaya kalkıştınız. Kırk yıldır bugünler için hazırlanmıştınız. Hesap kitap yapmıştınız. Unuttuğunuz, hesaba katmadığınız bir şey vardı oysa. Asla aidiyet hissetmediğiniz bu ülkenin asil evlatları tankınıza, silahınıza, uçağınıza bedenleriyle karşı durdu, vatanına sahip çıktı. Kaybeden oldunuz.

Gazabı fazlasıyla hak ettiniz ve her gün kırk defa tekrarladığımız duamıza tosladınız: “Bizi, kendilerine lütufta bulunduğun kimselerin yoluna ilet, gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil.”

(*)  Gazaba uğrayanları tefsirinde anlatırken El Kuşeyri şu ifadeleri kullanıyor: Başarısızlık, mahrumiyet afeti, reddedilmişliğin hakim olduğu alıkonulma ve kovulma, değersizlik züllüne yakalanma, kaybetmişlik, hizmetin âdâbını gözetmeme, taatin şartlarını yerine getirmeme…