İnsanları kabaca iki gruba ayırmak mümkündür.
Karakterli olanlar ve karaktersizliği benimseyenler; omurgalı olanlar ve omurgasız davrananlar; samimi olanlar ve samimiyetsizliği hayat tarzı kılanlar.
Karakterini ise insanın kendisi inşa eder.
Bazı tipler vardır.
En belirgin vasıfları samimi olmamalarıdır.
Fakat bunu anlamak bazen çok zor olabilir.
Çünkü kendisini kamufle etmeyi, vitrinini düzgün ve düzenli göstermeyi, imajını parlatmayı çok iyi bilir ve becerirler.
En iyi bildiği şey de budur, bu kadarcıktır zaten.
Hak ve hukuktan bahseder örneğin; fakat kendisi ne kadar hak ve hukuka bağlıdır, bilemezsiniz.
İnsan haklarından dem vurur; ama kendisi insanların hakkını ve hukukunu ne kadar gözetir, bilmezsiniz.
Özgürlükleri, fikir hürriyetini, farklı görüşlerin zenginliğini gündeme taşır; lakin bu konuda ortaya koyduğu performans ancak bu kadardır.
Konuştu mu, kitabın ortasından konuşur.
Sanırsınız ki kişi konuştuğu gibidir.
Yanıltıcı olan da budur haddizatında.
Olduğu gibi konuşamayanlar, konuştuğu gibi de olmaya çalışmadıkları için, konuştuğu gibi görünmek isterler.
Bu şekilde görünmenin ekmeğini yerler.
Zaten bu tiplerin en önemli meselesi, en büyük derdi de görünmektir.
Kim, nerede, kime karşı nasıl davranıyor bakmak lazım.
Bu gibi durumlarda kişi karakterini gizleyemez, hemen belli eder.
Karakteri bozuk olanlar, güçsüz karşısında şahin, güçlü karşısında güvercin rolüne bürünür; ezilenleri hor görür, ezenlere kul köle olur.
O kimse ki, yakınında olduğunuzda, birlikte çalıştığınızda, beraber aynı yolda yürüdüğünüzde samimi olmadığını anlarsınız.
Yöneticisi olduğu iş arkadaşlarını ezerler; ama dışarıda pırıltılı cümleler kurmaktan da geri durmazlar.
Halkı ağzını burnunu bükerek hor görürler; ama çıkarı söz konusu olduğunda halka şirin gözükmekten imtina etmezler.
Karaktersizler ne samimidir ne tutarlı.
Ne sözlerine güvenilir, ne de davranışları güven verir.
Dün söylediğini bugün inkar eder.
Bugün yaptıkları ile yarın yapacakları çelişkiler içerir.
Tek dertleri vardır; sahip oldukları sahte ışık parlasın yeter.
Bu tiplere yetki verseniz sizi mahcup eder; alan açsanız yüzünüzü kızartır; makam verseniz sizi zor durumda bırakır.
Oysa karakterli kimseler öyle midir?!
Onlar olduğu gibi konuşmaya, konuştuğu gibi de olmaya gayret ederler.
Onların görünmek gibi bir derdi yoktur; olmak gibi kaygı taşırlar.
Onlar mazlum ve mağdurların yanında olur, zalime karşı durur, Hakkın hatırını herşeyin üzerinde tutar.
Ezcümle; mesele karakter meselesidir.
Herkes cibilliyetinin/karakterinin gereğini yapar.