Terörle mücadelede önümüzdeki en büyük engel nedir acaba?
PKK’yı silaha boğan ABD mi? Şehirlerini, meydanlarını hatta parlamentolarını dahi terör örgütünün kullanımına açan Avrupa mı? Örgütün paçavralarını Moskova’da özgürce dalgalandıran Rusya mı?
Hayır. Bence hiçbirisi Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP kadar büyük engel olamadılar mücadelemize. Nasıl mı?
PKK, 30 yıl boyunca hakim olduğu Afrin‘de muazzam bir hazırlık yapmıştı bizimle savaşmak için. Kilometrelerce uzayan beton tüneller, Fransız firmasının yaptığı siperler, ABD’nin gönderdiği hummer jeepler, uçaksavarlar, binlerce konteynerden oluşan askeri mühimmat.. “Türk Ordusu buraya asla giremez” dediler koro halinde. CHP’nin Başkanı ve vekilleri engel olmak için her yolu denedi. Fakat 15 Temmuz’da çirkef kamburu sırtından atmaya başlayan TSK, terör mevzilerini tarumar etti.
Kılıçdaroğlu, Mehmetçik dağlardan Afrin merkezine doğru ilerledikçe yeni bir açıklama yaptı: “Afrin’e girilmesini asla doğru bulmuyorum. Kenti ele geçirmek gibi bir düşünce olmamalı. Daha derinlere inmenin mantığı yok. Hiç gerek de yok.”
Neyse ki, Türk Ordusu “Atatürk imgesini bir maske gibi kullanıp, yıllardır kendisine muhalefet eden herkesi vatan haini” diye yaftalayan CHP’yi dinlemedi. Şimdi Afrin’in merkezinde, Adliye ve Valilik Binası’nda bayrağımız dalgalanıyor. Terör, bu topraklarda tarihinde göremediği kadar büyük bir hezimet yaşamış durumda.
CHP, Cumhuriyet’in ilk çeyrek asrında, “çok milletli imparatorluk bakiyesinden bir ulus inşa etme sürecinde” yaptığı hatalarının sonucu olan Kürt Sorunu’nu hem kendi eliyle büyüttü, hem de terörün yok olmaması için her şeyi yapıyor.
Kürt halkını devlete düşman edecek politikaların mucidi CHP’ydi. Kürtlerin terörize edilerek bölücülük bataklığına gitmesinin yolunu açan da.
Sorunun barışla çözülebileceği savıyla 28 yıl önce TBMM’ye kendi listesinden örgüt yanlısı milletvekillerini CHP sokmuş, PKK’nın siyasallaşma süreci böyle başlamıştı.
Devlet, tüm uyarılara rağmen teröristleri kadrolarına alan, şehit yakınlarını işten kovan; terörist cenazelerinde gözyaşı döken; şehrin manevi mimarı sahabelerin isimlerini caddelerden kaldırıp, yerlerine teröristlerin isimlerini veren Diyarbakır, Mardin ve Van Belediye Başkanlarını görevden aldı.
2015’te bu HDP’li belediyelerin desteğiyle başlayan terör eylemlerinde, binlerce sivil yerlerinden edilmiş, 793 asker ve polisimiz şehit düşmüştü. İstiyorlar ki, “can vererek durdurduğumuz” bu kanlı oyun, “demokrasi” palavrasıyla yeniden kurulsun.
Peki Atatürk’ün CHP’si ne yapıyor?
İstanbul’a PKK’nın desteğiyle seçtirdikleri Başkanları Bodrum tatiline mola verip, kararı kınayan bildiriler yayınlıyor.
Genel Başkanları Kılıçdaroğlu’yla İmamoğlu’nun eşleri ise terör propagandası yüzünden cezaevinde yatan Demirtaş’ın eşine doğum günü sürprizi yapıyor. Birlikte pasta mumu üfleyip, düşman çatlatıyorlar.
Düşman mı?
Her halde Vaşington ya da Brüksel değil.