En son söyleyeceğimizi baştan söyleyelim de, konu daha iyi anlaşılsın. Mesele koltuk değil, Türkiye’nin Akdeniz’de giderek artan gücü. Libya’yı tam 40 yıl işgal altında tutup, ülkede korkunç bir soykırım uygulayan İtalya’ya göre Libya arka bahçesiydi. Fakat Türkiye’nin Libya’daki meşru hükümeti, neredeyse tüm Batılı devletlerin hilafına destekleyerek, ayakta tutmayı başarması tüm dengeleri altüst etti.

İtalya Başbakanı Mario Draghi’nin öfke nöbetine tutulup, Türkiye’nin Cumhurbaşkanına utanmadan “diktatör” demesinin arkasında Akdeniz’de yaşadığı hezimet yatıyor.

Her ne kadar bu tepkinin, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'in Türkiye ziyaretinde koltuk yerine kanepede oturtulması gibi saçma bir gerekçeye dayandığı iddia edilse de, gerçek gün gibi ortada. Üstelik Leyen’in birlikte geldiği Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, protokol gereği “daha önde” olduğu için kendisine Cumhurbaşkanımızla aynı seviyede bir koltuk verildiği göz ardı ediliyor.

İTALYA VE YUNANİSTAN AKDENİZ’DE HEZİMETE UĞRADI

Darbeci General Hafter’in saldırısı altındaki Trablus Hükümeti, Türkiye’nin verdiği askeri ve siyasi destek sayesinde yıkılmadı. Savaş esnasında Hafter’i sarayında ağırlayan İtalya, bunun sonunda yeni Libya Hükümeti ile ilişki kurabilmek için Draghi’yi apar topar Libya’ya göndermek zorunda kaldı.

Aynı hezimet Yunanistan’da da yaşanıyor. Hafter’i Atina’da ağırlayıp, Trablus Hükümeti’nin elçisi Muhammed Menfi’yi sınır dışı eden Yunanistan, işin rengi değişince soluğu Libya’da aldı. Bu defa Muhammed Menfi Başkanlık Konseyi Başkanı sıfatıyla, Yunan Başbakan Miçotakis’i, koltuğunda “bacak bacak üstüne atarak” karşılıyordu. Üstelik Yunanistan’ın Türkiye aleyhinde ettiği tüm sözleri Miçotakis’in ağzına tıkayarak.

BU ZAFER TÜRKİYE’NİN

Libya lideri Menfi’nin bacağı ne Draghi’nin ne de Miçotakis’in karşısında yere inmedi. Adeta, Hafter’in terör destekçisi ülkelerden aldığı cesaretle yaptığı tüm saldırıların cevabı bu bacakla veriliyordu. İşte bu Türkiye’nin adil ve kararlı duruşunun neticesidir.

Fransız Express Dergisi Akdeniz’deki son durumu anlatırken, "Libya'da Fransa-İtalya enkazı" başlığını kullandı. Dergiye göre Türkiye’nin Libya’da nüfuz hâkimiyeti sadece Fransa ve İtalya’yı değil, bütünüyle Avrupa Birliği’ni devre dışı bıraktı.

Türkiye’nin Libya’daki operasyonlarına karşı çıkıp, Suriye’den savaşçı götürdüğümüz iddiasını Batı başkentlerinde dillendirerek bizi şikâyet eden CHP yönetimi de böylece mağlup olmuş sayılır mı?

Destekledikleri 104 emekli darbeci artığının, bilirkişi edasıyla ekranlara çıkıp sürekli Libya’daki askeri varlığımız aleyhinde konuşmalarının sebebini şimdi daha iyi anladık mı?

Kanal İstanbul faaliyete geçip, Batı başkentlerinde yükselecek feryadı duyduğumuzda, bu darbeci güruhun kimin hesabına çalıştığını da daha iyi göreceğiz. Tıpkı İstanbul Havalimanı’nda olduğu gibi.