Bütün İslam âlemi el ele verdik İslamofobi karşısında çırpınıyoruz. Kendini ispatlama telaşı var, “Yok biz öyle değiliz” diye yalvaranı var, “Sevin bizi, biz sizi seviyoruz” diye eziklik yapanı var, kaya gibi analiz kasan uzmanları var; aman Ya Rabbi ne telaşlar… Cihangir’de bir esnaf, Habip Çelik gazeteyi arıyor ve öfkeyle “Ben bu eziklere itiraz ediyorum” diyor.

Niye bütün bu kendini ispatlama telaşı? Kim yutturdu bize bu kazığı?

Neymiş; Batı bizi düşman görüyormuş bir de bizden korkuyormuş. Tamam işte doğrusu bu, bizden korkmaları lazım. Korkmaları, utanmaları, kaçmaları lazım;çünkü milyonlarca insanımızı öldürdüler, öldürmeye devam ediyorlar. Topraklarımızı işgal ediyorlar, mallarımız yağmalıyorlar, ırzımıza tecavüz ediyorlar, bebeklerimizi parçalıyorlar, çocuklarımızın organlarını çalıyorlar, kızlarımızı soyundurup köle yapıyorlar, annelerimize saldırıyorlar. Allah’ın(cc) dinine saldırıyorlar, Allah’ın Resulü’ne (asm) saldırıyorlar, mescitlerimize, bütün kutsallarımıza saldırıyorlar… Bunları yapanların gerçekten çok korkması lazım.

Ben şimdi bunların hesabını sormayacak mıyım? Bunların intikamını almayacak mıyım? Bu düzene çomak sokmayacak mıyım? Sistemlerini başlarına geçirmeyecek miyim? Yapanı, yaptıranı, destek olanı, “Bana ne” diyerek sessiz kalanı, tek tek bulup burnundan fitil fitil getirmeyecek miyim?

Ee öyleyse bu adamlar tabii ki korkacaklar benden. Korkmaları lazım. “Müslümanlar yaptığımız bütün zulmün hesabını sormaya geliyorlar” diyerek kaçacak delik araması lazım Batı’nın.

Burada özür dilemesi gereken, kendini izah etmesi gereken, güven kazanmak için çırpınması gereken biri varsa o Müslümanlar değil, emperyalist Batılı diktalardır. DAEŞ diye tutturdukları örgüt, başından beri Müslümanlar’ı öldürüyor, Müslümanlar’a tecavüz ediyor, sahibi Batı sürekli bu canavarı bizim üzerimize salıyor. Sen niye özür diliyorsun gafil? Suçsuz sivil halkları var bu diktaların, eyvallah ama artık onlarda sömürgeciliğin sağladığı konforu bozmamak için kasten kör ettikleri gözlerini açsınlar bir zahmet. Başlarındaki dikta devletler kendi pis tezgâhlarını muhafaza için Müslümanlar’ı tehditmiş gibi öne sürüp sivilleri korkutuyorlar, sivillerde korkup nemasıyla semiriyorlar.

Netice-i Kelam; İslamofobiyle mücadele, sömürgenin karşısında ezik ezik özür dilemek değildir. İslamofobiyle mücadele kasabının satırını yalamak değildir. Yaptığı katliamları yüzüne çarpıp “Hesap sormaya geliyoruz ayanızı denk alın” demektir. Bak bakalım o zaman kim kimden özür diliyor. Tuzağa düşüp kâfirlerden özür dilemeyin vesselam. Ve en can sıkıcı, en utandırıcı, en çok öfkelendiren nokta ise sömürge katillerin baltasının sapı bizden oluyor. Hamaney, Fetullah Gülen, Sisi, İbadi, Mahmud Abbas, Hasina, diz arka akyaya hepsi kâfirin adına Müslümanlar’la savaşıp, Müslümanlar’ı katleden, güya bizden reziller. Ben bunlarla mı yola çıkıp katillerden hesap soracağım? Tam da bu sebepten, belki de sadece bu sebepten dolayı, zalimin karşısında mazlumun hakkını haykırırken sesi kısılan Recep Tayyip Erdoğan’dan Allah ebeden razı olsun…