Yıl 2000, katil Beşar’ın babası katil Hafız kanserden ölmüştü. Hafız ölmeden bir ay önce Cumhurbaşkanı seçilen Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer, Hafız’ın ölüsü için taziye mesajı yayınlamıştı.
Koyu CHP’li bir emekli öğretmen yaşardı mahallemizde. Adı İrfan’dı ama kendisi adı gibi hakikate vakıf yüksek anlayışlı kimse değildi maalesef. Ben başörtüsü eylemleri yüzünden gözaltına alınan, karakollarda dayak yiyen bir genç olduğum için onun gözünde teröristtim mesela. “Gericiler… Dinciler…” diye ağzını açtı mı; din, kutsal ne varsa herşeye söverdi. Bir akşam İrfan öğretmeni, bakkalın önünde Cumhurbaşkanı’na söverken denk gelmiştim. Hafız’ın ölüsüne taziye yayınlayan Ahmet Necdet Sezer’e kızmıştı. “Pis Arap’ın ölüsüne niye üzülüyormuş” diye sövüyordu Cumhurbaşkanı’na…
Bana, “Ehli sünnet müdafaası ve muhafazası çağın en büyük cihadıdır. Ehli sünnet düşerse devlet de düşer, bayrak da düşer, vatan da düşer, namus da düşer, şeref de düşer…” diye ilk öğretenlerden olan Bekir Amca (Allah rahmet eylesin) ile göz göze gelmiştik bakkalın önünde. Hayretki ne hayret solcu İrfan Öğretmen, Ahmet Necdet Sezer’e sövüyordu. Beni ve birkaç arkadaşımı daha kenara çekip, İrfan Öğretmen’in Ahmet Necdet Sezer’e sövmesinin altında yatanı şöyle izah etmişti: “Belliki bilmiyor. Hafız Esed’i tanımıyor. Hama’da 40 bin Müslüman’ı katleden Rusya yanlısı sosyalist olduğunu bilmiyor. Hafız Esed’i Müslüman zannediyor, nefreti ondan. Hafız’ın Müslüman katliamı yapan bir katil olduğunu bilse kendi koşa koşa cenazesine gidip mum yakar.”.
Sonra şöyle devam etmişti: “Bakın gençler, bunları iyi tanıyın. Bunlar kalpleri kararmış, azılı İslam düşmanları. Aidiyetleri yoktur, kuralları yoktur. İslam’la savaşan herkese dost, İslam olduğunu düşündükleri herkese düşman olurlar. Bunlardan hep göreceksiniz. Kıyamete kadar var olacaklar. Biz de İran’dan tedirgin oluyor, düşman kabul ediyoruz o da… Ama biz ehli sünneti tahrip edip bidat yaydıkları için sevmiyoruz; o ise İran’ı İslam üzerine sandığı için nefret ediyor. Yarın öğrensin ki İran devleti aslında Müslümanlar’a zarar veren bir diktatörlük rejimi, hemen en büyük İran destekçisi olur bu. Bakın ben şimdi ona Hafız Esed’i anlatacağım ve sonra Ahmet Necdet Sezer’i alkışlatacağım.”
Öyle de olmuştu gerçekten. Rahmetli Bekir Amca, bakkalın önünde İrfan Öğretmen’e Hafız Esed’in kim olduğunu anlattı. İrfan Öğretmen bir süre sonra değil o anda Hafız Esed’eaşık olmuştu.
Yıllar geçti aradan, ama şeytanın çevirdiği bu zillet çarkı hiç değişmedi. Yıllarca Fetullah Gülen’i Müslüman zannettikleri için düşmanlık ettiler ama baktılar ki, kendisi ve çetesi doğrudan İslam’a saldıran hatta Müslümanlar’ı katleden bir terör örgütü; hepsi Fetullahçı oldu. Hüsnü Mahali için “Pis Arap” diyorlardı, ama baktılar ki adam Şebbiha, hepsi bir gecede Hüsnü Mahali’nin dostu oldu. Yıllarca İran’ı (Molla Rejimi Devleti’ni) Müslüman zannettikleri için karşı çıkıyorlardı, ama aynı İrfan Öğretmen gibi, baktılar ki İran Müslüman katlediyor hepsi bir gecede İrancı oldu.
DAEŞ meselesinde de aynısı olacak. Yarın bir bakacaklar ki DAEŞ sadece Müslümanlar’a saldırmış bir Müslüman katili ve üstelik güya “yurtseverlik” dedikleri martavalla çok sevdikleri Türkiye için büyük sıkıntı; hepsi DAEŞ destekçisi olacak.
Kuralı, ideali, umudu, hayali olmayan safi kinden mülhem müzmin saldırganların adına muhalefet deniliyor memleketimde. Allah ıslah etsin…