İnsan vücudunun yapıtaşı hücredir. Hücrenin yapısında yüksek oranda su, mineraller, vitaminler, protein, karbonhidrat ve çeşitli yağlar bulunur. Hücrede bulunan maddelerin her birinin pozitif veya negatif elektriksel yükleri vardır. Bunun bir sonucu olarak, her hücrenin bir elektrokimyasal gücü vardır. Bu yaklaşık olarak -60 ile -90 mV arasındadır. Yani hücreleri biyolojik bir pil gibi düşünebiliriz.

Bu güç, hücrede bir elektromanyetik alan oluşturur. Bunun oluşmasında hücredeki su ve sodyum, potasyum, kalsiyum, klor gibi mineraller ve proteinler önemli rol oynar.

Hücre her bakımdan sağlıklı olduğunda bu elektriksel akış normaldir ve bu sağlıklı bir titreşim oluşturur. Ancak hücrede toksik birikim ve birtakım eksiklikler olduğunda bu elektriksel alan ve akış bozulur. Dolayısıyla hücrenin titreşimi de sağlıksız bir yöne doğru kayar. Hücrenin hareketleri ve fonksiyonları bozulmaya başlar.

Bunu vücudun bütünü için düşünürsek herkesin vücudundan yayılan bu titreşim, sağlığının bir göstergesi gibidir. Aslında bu titreşimi kişinin zihinsel, duygusal ve ruhsal enerjilerinin bir sonucu gibi düşünebiliriz. Bu akordu yerinde bir müzik aletine benzetilebilir. Müzik aletinin akordu bozuk olduğunda nasıl iyi ses çıkmazsa, vücutta da bu titreşim bozulduğunda sistem tıkanmaya başlar ve hastalıklar ortaya çıkar.

Vücutta bu titreşimlerin yoğunlaştığı enerji merkezleri vardır. Başın tepesinden omurga boyunca belirli noktalarda kuyruk sokumuna kadar inen yedi merkez şeklindedir. Bu merkezler, sesler, ışık ve renklerle de yakından ilişkilidir. Bu enerji merkezlerindeki titreşimin normal olması, vücudun zihinsel, fizyolojik, duygusal ve ruhsal olarak sağlıklı olması sonucunu getirir.

Uygun frekanslarda ses (insan sesi veya müzik aleti), dinlendirici müzik ve farklı enstrümanların sesi bu enerji merkezlerinin titreşimini olumlu yönde etkiler. Bazen bir keman, ya da bir ud sesi duyduğunuzda içinizde bir şeylerin titremesi bunun en bariz örneğidir. Sesin ve müziğin vücut üzerindeki etkisi, beyinden ve sinir sisteminden salgılanan bazı hormonlar üzerinden gerçekleşir. Sakinleştirici ve dengeleyici ses ve müziklerin etkisiyle stres hormonları azalırken, mutluluk hormonları artar. Kişi rahatlama hisseder, yüreği minnettarlık ve sevgi hisleriyle dolar. İnsanlık varolduğundan beri müzik, terapi ve tedavi amaçlı kullanılmıştır. Müzik dinlemenin ötesinde, bir müzik enstrümanı çalmanın da beyindeki hücrelerin aktivitelerini çok daha etkili bir şekilde düzenlediği bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

Stres, olumsuz duygular ise bu merkezlerin titreşimini bozarak hastalıklara yol açabilir. Vücuttaki enerji akışını önemli derecede etkileyen ses ve müzikleri stresi ortadan kaldıracak şekilde seçmek ve dinlemek, vücut sağlığına ciddi ölçüde katkıda bulunacaktır.

Yazarın web adresi: www.emineakin.com