Luxor’daki rahiplerin tapınağının tam orta yerine bir kama gibi saplanmış Abu el-Haggag Camii gibi şahsiyetli olmak ne güzel.

Kimse bizi inandığımız değerlerden sökememeli, kendi içimize seslenmeliyiz. Evet, buradayım ve sana sesleniyorum demeliyiz.

Firavun’un iktidar alanının tam merkezinde kendimize kutsal tebliği yapmalıyız. Nefsini ilah etmiş kalbimizdeki Firavun’a karşı Abu el-Haggag Camii’ni yüreğimizin en başköşesine inşa etmeliyiz.

İşte o zaman insan olmanın asli unsurlarını ortaya çıkarmaya, şahsi menkıbemize güller döşemeye başlayacağız.

Hiçbir kulu ilah edinmeyerek, ilahlaştırmayarak, yalnızca ‘O’ istedi diye,  O’nun için, rızası için, inşa etmeliyiz ne varsa.

Firavun’dan kurtulalım derken başka Firavunlar’a takılıp kalmayacağız.

Yanlış yapan olursa onu kılıcımızla indirmeliyiz bu kim olursa olsun, aynen sahabenin yaptığı gibi.

İnsan sınırlı bulunan maddi âlemden, mana âlemine baktığında, sonsuz evrene doğru yüzünü dönüp ufuklara doğru uzandığında acizliğini anlar işte o zaman yükselmeye başlar.

Zavallı insanoğluna insanlık tarihi boyunca kutsal kitabımızda bunlar anlatılmış ve örnekleri sunulmuş ama akıl almaz aymazlıktaki insanoğlu bunları bir menkıbe, bir hikâye gibi dinlemiş.

Âlemlerin Rabbi; Musa’ya seslendi: (Git ve Firavun’a tebliğ yap.) Bunun üzerine göğe bakan Musa başını usulca yere indirerek kabul etti ve kardeşiyle güçlendirilmeyi istedi.

O günün şartları, kendisini ilah olarak nitelendiren bir sapkının baskıcı düzeni, kölelik düzeni, halkın çoğunluğunda bunun doğru olduğu şartlanmışlığı, korkunç bir kurumsal düzen ve düzenin aktörleri…

Böyle bir ortamda Musa tebliğ yapacak! Bu yüzden kardeşinden destek istedi.

Ayrılmayacağız, bir ve bütün olacağız, kardeşliği yayacağız.

Düşünmek gerek bunu, idrak etmek, içselleştirmek gerek.

Zor bir durum değil mi?

Kendimize yapacağımız tebliğ de böylesine zor işte.

İçimizdeki Firavun daha azgın, dolayısıyla bu çetin bir iş, bu savaştan galip çıkanlar tabii ki aydınlanacaklar.

Herkesin savaşı farklılıklar gösteriyor, herkesin savaş alanı farklı. Kimsenin savaş alanı kimseninkine benzemiyor.

Unutmamak gerek bu herkes için böyle. Kim olursa olsun böyle.

Yani kimse kutsal değil, ey insanoğlu sen de kendini sakın kutsal belleme.

Acizliğini bil kendine yazık etme…