Garip bir zamanda yaşıyoruz. Dünyanın tuhaf ve belki de zorlu bir döneminde geldik dünyaya. Pek çok şey fazla ve pek çok şey de eksik. “Bunun ortası yok mu?” diye soranlar gibi mutadı, düzü ve standart olanı arıyoruz. Bulamıyoruz elbette, bulamayacağız da.
Bir yanda bolluğun içinde neyi, ne yana koyacağını şaşırmaktan akla hayale gelmeyecek “görgüsüzlükler” yapanlar, bir yanda az olanı aza yetirmeye çalışanlar. Bir tarafta insanlık için elini değil, bedenini taşın altına koyanlar ve bir yanda da insanlıktan hiç nasip almayanlar. Bu çağa bir isim verecek olsaydım ve ciddiye alınsaydım; zıtlar çağı falan derdim herhalde adına. Zira her tür zıddın bir arada olduğu bir zaman bu.
Garip olan ve bence önceki zamanlara göre, bu çağda farklı olan şu; kötü olana, eksik olana, problemli olana, iyi olanların hayıflanarak bakması. Garip bir şekilde kötünün popüler olduğu, rağbet bulduğu, pazar açtığı bir çağ bu.
…
Bizlerde de bir garabet var. Gerçekten. Kısa yoldan, kolay yoldan başarmaya, kazanmaya çalışan insanlar olduk. Her ne elde edeceksek hiç yormadan, yorulmadan, gayret etmeden, acısını çekmeden kazanacağımızı zannediyoruz. Kolay olsun, kolay yoldan olsun diye bekliyoruz.
Böyle bir şey asla yok.
“Kader gayrete aşıktır” diyenler bizler değil miydik? “Zahmetsiz rahmet olmaz” diye cümleleri bizler yazmadık mı? Ne oldu? Nasıl oldu da bu hale geldi bizim dünyaya bakışımız da kolay yoldan kazanmak için çırpınır olduk?
Benim buna verecek net bir cevabım yok ve cevaplamaya çalışsam da bu sütuna sığmaz.
…
“İnsan vazgeçebildikleri kadardır” diye bir cümle yazdığımı hatırlıyorum. Nelerden ve ne kadar kıymet verdiklerimizden feragat edersek, kazandıklarımız elde ettiklerimiz de o kadar kıymetli oluyor. Kolay yoldan kazanılan kolay yoldan kaybedilir oysa.
Ha bir de şu var; bunca hırs, bunca istek iyi bir şey mi, onu da bilmiyorum. Bu kadar sahip olma arzusu en nihayetinde bir felakete sürüklüyor insanı. Hem sahip olmak diye bir şey mi var ki dünyada? Biz olsa olsa şahit olmaya geldik bu dünyaya. Onun da ne kadar süreceğini bilemiyoruz.