İnsan kendisini nasıl korur? – 1
Doğru ile yanlışı ayırt edebilmek o konuyu bilmeyi, hayata geçirebilmek ise bunu önemsemeyi gerektirir.
Öncelikle insan değerini öğrendiği şeye sahip çıkar, tanır, anlar, önemser ve korumak ister. Korumak; önce neyi koruyacağını sonra da nelerden ve nasıl koruyacağını öğrenmeyi gerektirir. Dinimizde korunması asıl olan beş temel esas vardır; can, akıl, mal, din ve nesil. Her şeyin bir başı vardır, baş olmadan beden hükmünü icra edemez. İnsanın hem fiziksel hem de manevi başı akıldır. Akıl olmadan hiç bir şey doğru yönetilemez. Bu gerekçe ile öncelikli olarak korumamız gereken şey akıldır. Aklı korumak demek, onun varlığını korumak değil, onu hem geliştirmek hem de onu zararlı gıdalardan korumak, çalışması için gerekli benzini kaliteli ve katkısız sağlamak anlamına gelir.
Faydalı ve zararlıyı neye göre ayırmalıyız?
Öncelikle, bizi hareket ettirecek şey bilgidir çünkü aklın gıdası bilgidir. Gözler beynimizin giriş kapısıdır, kulaklar, dokunuşlarımız, tecrübelerimiz ve sezgilerimiz de öyle. Neye ilgi ile yönelirsek, bedenimiz de buna ayak uydurur, o tarafa yönelir. Bu sebeple, zihnimize girecek bilgiler ne ise biz o oluruz. Bunların içinden yüreğe dokunanlar bizi alır götürür. Yüreğe dokunmak, bilginin kaynağı ve bilgiyi sunanın kendi yüreği ile bağlantısına bağlıdır. (Tabii ki ve mutlaka bunlar Rabbimizin (cc) izin vermesi ile mümkündür) Bu noktada, zihnimizi neye ve nereye açıyorsak bunun bilinçli bir seçimle yapılması gerekir çünkü zihnimize aldıklarımızın geri dönüşü yoktur. Zararlı ve katkılı gıda alırsak kültürel gıda zehirlenmesi yaşarız.
Bir ürünü, en iyi onu imal eden tanır
Rabbimiz (cc) bizi yarattı ve bizim nasıl korunacağımızı en iyi O bilir. Bize nasıl yaşayacağımız konusunda bir Peygamber gönderdi ve O’na göre yaşamamızı tavsiye etti. Bize hayatımızın anayasası olan Kur’an-ı Kerimi gönderdi ve sınırlarımızı bildirdi. Bunların ne olduğunu dinleyerek ve okuyarak öğrenmeliyiz. Bu bilgilenmenin amacı birilerine “Şunu şöyle yap” demek değil, “Ben ne yapmalı ve nasıl yaşamalıyım?” olmalıdır çünkü “Bilginin amacı doğrultmak değil doğrulmaktır”. Bu bizim çok önemlidir çünkü bir sınava geldik, yapıp ettiklerimizden puan alacağız ve yapmadıklarımızdan ya da yanlış yaptıklarımızdan dolayı da bedel ödeyeceğiz.
Doğru bilgi ile beslenmiş akıl, doğru bir istikameti gösterir
Bu bir duyarlılık sonucunda oluşur, bu da bir bilgi birikiminin ve bir dert bir dava sahibi olmanın yansımasıdır. Anne babasının “Sen Rabbimizin (cc) şerefli bir emanetisin ve bu dünyanın sana ihtiyacı var” diyerek, yüksek hedef ve idealler gösterdiği, değer vererek hedefe doğru koşturduğu ve “Sadece senin varlığından dolayı seni çok seviyorum” diyerek motivasyon ve coşku yüklediği çocuk, korunarak topluma hazırlanmış olur. İşte bu çocuk, önce kendisini sevip inanmayı, Rabbini (cc) severek güvenmeyi öğrenir. Böylece çocuk öğrenmeye hazır haliyle yola çıkar.
Doğru ile yanlışı ayırt edebilmek o konuyu bilmeyi, hayata geçirebilmek ise bunu önemsemeyi gerektirir. Aklımız ne kadar doğru bilgi ile donanırsa, o kadar doğru istikamet sunar. Ne kadar zararlardan korunursa o kadar sağlam çalışır.
Nasipse devamı yarın…