Bu kadar zor olmasa gerek. Tahammül eder bu millet. Her yokluğa göğüs gerer, sabreder.

Gerektiğinde canını bile çekinmeden verir. Edebiyat olsun diye değil; kanıtladı çünkü her bir azasıyla söylediğim bu sözleri.

Bunca bedele karşılık, zor olmasa gerek destansı mücadelesiyle dalga geçen bir şarkıcı bozuntusuna prim vermemek.

Hükümeti yıkmak için sokaklarımızı meydanlarımızı ateşe veren bir çapulcuya bu izzet-i ikram ne için? Eziyetten mi zevk alıyoruz, yoksa kendimize hakaretten mi?

Evet, herkesin konuştuğu şeyi yazıyorum.

Kültürümüzü tanıtmak, dosta-düşmana sanat ve irfanımızın büyüklüğünü; bu diyarda bin yıldır yaşayabildiysek eğer üzerine bina ettiğimiz değerlerimizi anlatmakla görevli Kültür Bakanlığımız, hem de 251 şehidi verdiğimiz o görkemli günde, bu büyük destanı aşağılayan bir şarkıcıya sponsor olmuş.

Tepkiler üzerine kararı gözden geçireceklermiş. Ne büyük lütuf. Eksik olmayın.

Bu münferit bir hadise olsaydı, adını anmaz, duymazdan gelirdim. “80 milyonluk ülkenin kültür işleriyle uğraşan bir bakanlıkta bazı şeyler gözden kaçabiliyor” der geçerdik. Keşke öyle olsaydı.

Bu münferit hadiseler öyle çoğaldı ki, iktidarı yıpratmak için muhalefete gerek bırakmayacak noktaya vardı.

Oylarımızla seçmeyip, başımıza getirmediklerimizin, milletin “canı pahasına koruduğu liderimizin himmeti” ile kurulduğu o koltuktaki ilk işi KHK mağdurlarına sadaka dağıtmak olmamalıydı mesela.

“Varsa mağdur, sadaka dağıtmak mı sizin işiniz; çözsenize mağduriyeti” demezler mi adama?

Her türlü cefaya katlanır da bu millet, incinmeyi kaldıramaz.

Dağ gibi durur. Hiçbir zalime boyun eğmez de, kırıldı mı gönlü, dağılır gider.