Bir önceki yazıda kısada olsa ilmin önemine devinmeye çalıştık. Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem den ve imam Gazali hazretlerinden ağırlıklı olarak nakil yaptık. Şimdi ise Medreselerin önemine değineceğiz inşaallah.

Medrese, İslam tarihinin belli döneminden sonra eğitim ve öğretim kurumlarının genel adı olarak anılmaktadır. İslam tarihinde ilk medreselerin ne zaman kurulduğuna dair muhtelif görüşler bulunmaktadır. Ancak kesin olan bir şey varsa o da Mekke’de Darul-Erkam’da, Medine’de Mescid-i Nebevi’de bulunan Suffe’yi model olarak medreselerin başlangıcı kabul etmekteyiz. Medrese denilince Selçuklu sultanlarından Alparslan ve Melikşah’ın vezirliğini yapan Nizamülmülk tarafından yaptırılan Nizamiye Medreseleri akla gelmektedir. Medreseler özel olarak fıkıh ilmini öğretmek için kurulmuş müesseselerdir. İlk medreselerde sarf-nahiv gibi Arapça dil bilgisi dersleri ve fıkıh derslerinden başka ders yapılmamaktaydı. Daha sonraki dönemlerde sarf-nahiv ve fıkıhtan başka hadis, tefsir, tarih, şiir, hitabet, kelam, mantık gibi konuların yanı sıra ‘’ulum-ı akliye’den de bir çok konuda dersler medreselerin müfredatına dahil olmuştur. Bunların yanı sıra medreselerin bir farklı ve en önemli özelliği ise yetişen talebelere bir ruh verilmesi idi ve günümüzde de birçok medresede bunları görmekteyiz. Bu ruh dediğimiz kavramı açıklamak gerekirse İlmi yanında talebelerin bir tasavvuf adabı çerçevesinde yetiştirilmesi ve dava Ada’mı şuuru kazandırılmasıdır. Bir talebenin tasavvuf çerçevesinde yetişmesi onun düşüncesini, fikriyatını ve bakış açısını değiştirmektedir. Bu değişiklik ise onun imam Gazali gibi bir insan olma şuurunu vermektedir. İmam Gazali’ler için medreseler mühimdir desem küçük bir tabir olur. ZARURİDİR. Ümmete yol gösterecek imam Gazali’ler lazımdır. İmam Gazali’ler için ise Medreseler şarttır. Vesselam.