Gazetede yayınlanan ilk şiirimdi. Diriliş Postası’nda yolculuğa manifesto ile çıkmak istemiştim. Bugünlere inat bir umutla doluyduk. Her yanımızdan barış duaları akıyordu. Bugün geldiğimiz noktada yazacak hiçbir şey kalmadı gibi görünse de inadına bir kez daha sesleniyorum. Ses sese eklensin ses çoğalsın diye…
Fukaralık kulağımızı çekince
Bir plastik kova ile değiştiğinde
Anneannem dedemin eski gömleğini
Anlatılabilir yanı kalmamıştı gururun
Ve soru sormak yasaktı hayata
Onun için hiç sormadım
Gözlerin kaç mandal eder diye
Berivan
Utanç kuşattı sokakları
Dağları
Şehirleri
Mahkemeleri
Ah..! Ellerim ne kadar küçük
Ah..! Ne cüzzamlı bedenim
Kapatamıyor bu ayıbı
Önce gömleklerini sattırdılar
Sonra müzelerin
camekanlarına kapattılar
Şahit olmasın diye aşkımıza
Demir bilekli
Mangal yürekli
Gözü pek dedelerimizi
Berivan
Biz deniz görmemiş
taşralı dağ kuşları
İstanbul’u severdik
Alnına hilal çakmış dedelerimiz
oradan bilirdik
Mahallede aynı kıza aşık
Tehlikeli delikanlılar gibi
Gözümüzü karartırken
Doğu Roma’nın sahte şarkıları
Işığın yükseldiği yeri unuttuk
İstanbul senin gözlerinmiş oysa
heyhat..!
Ağlatmamalıydım seni Berivan
Eteklerini dağlara çekiştirirken hayat
Ondan karanlık şimdi Gazze
Ondan dertli akar
Fırat ve Dicle
Bu dünya topu topu bir mahalle
Bizim mahallemiz
Senin ve benim
Anlasana
Anla ve affet beni
Anla ve sarıl bana
Berivan
Kendimize rastlayacağız
bu gece bittiğinde
Bosna’da
Bağdat’ta,
Urumçi’de
Grozni’de
Kendimize rastlayacağız
İşveli serin sabahlarda
Aynı çayı yudumlarken
Penceremizde güneş
Penceremizde kuşlarla
Bütün mahalle
Bizim aşkımızı konuşacak
İnan Berivan
Şimdi alnıma dayadığın kalaşnikof
Elini kanatan gül dikeni
Öpülmemiş yerlerinde hayatın
Dudakların olacak
Annemize kızacağız
Ağzında ateşler yakılan
Alnını bir dağa
Bir denize
Savuran annelerimize
Neden söylemedin diye
Oysa Berivan
Kirmeninde yüreğini büken annelerimiz
Sıktıkça gözünden nehirleri Kızıldeniz’e akıtan
O mübarek kadınlar
Anadolu’nun gergin kasıklarında
Kutlu doğuma sancılı gebeler
Çocukları ağlamasın diye susarlar
Bizde susacağız
Berivan
Çünkü; Berivan
Hüznün peygamberleri gibi
Endülüs’ten, Kudüs’ü gözleyen
Ve hilalin anlamını bilenler
Aynı bayrağın gölgesinde
sessiz öldüler
İstersen birlikte ölürüz
Ama sen beni
Ben seni değil
Varsa açığa çıkmaya
yetecek yürekleri
Karanlığın altı köşeli piçleri
Doğu Roma’nın
Şapkalı ya da şalvarlı generalleri
Bizi vursun
Vursun namert kurşunlar
Ölümümüz düğün olur
Berivan