İngiltere’ye ait Rubymar adlı kuru yük gemisi 18 Şubat’ta Yemen sahillerinde Husiler tarafından hedef alındıktan yaklaşık iki hafta sonra battı.

Yemen hükûmetinin oluşturduğu kriz hücresi, vurulduktan sonra su almaya başlayan geminin kötü hava koşulları ve kuvvetli rüzgârın da etkisiyle battığını açıkladı.

Gemi mürettebatı daha önce tahliye edildiği için can kaybı yaşanmadı.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), geminin 41 bin ton gübre taşıdığını açıklarken SABA Haber Ajansı da Husiler tarafından vurulan gemide yüksek miktarda amonyak ve yağ bulunduğunu bildirmişti.

Geminin tonlarca “zehirli kimyasal atık” taşıdığı ve batırılmasına bilerek göz yumulduğu iddiası da gündeme geldi ancak somut kanıtlardan yoksun bu iddia henüz “komplo teorisi” olmanın ötesine geçebilmiş değil.

Yükü ne olursa olsun batan geminin Yemen sahillerinde büyük bir çevre felaketine yol açmasından ve bundan da en çok Yemenli balıkçıların zarar görmesinden korkuluyor.

Husilerin sözcüsü, İngiliz gemisini Filistinlilere destek için vurduklarını öne sürüyor ve İsrail ordusunun saldırıları sona erip Gazze Şeridi’ne uygulanan abluka kaldırılana kadar aynı şekilde İsrail’e giden ya da bir şekilde İsrail şirketleriyle bağlantılı olan gemileri hedef almaya devam edeceklerini söylüyor.

Ancak saldırıların şu ana kadar Gazze Şeridi sakinlerine herhangi bir faydası olduğu görülmedi.

Bilakis Kızıldeniz’deki gemi trafiğinin ciddi şekilde azalması Süveyş Kanalı’ndan elde edilen gelirin yüzde 40 düşmesine sebep oldu ve Mısır ekonomisine büyük bir darbe vurdu.

İran destekli örgütün Babu’l-Mendeb Boğazı’nda gemilere düzenlediği saldırılardan en çok zarar gören ülkelerden biri de Çin.

Çin’den yola çıkan gemilerin Avrupa limanlarına gitmek için Kızıldeniz’den geçmeyi bırakıp Ümit Burnu’na yönelmeleri hem yolculuk süresini hem de nakliye masraflarını artırdı.

Husiler şu ana kadar Çin’e ait gemilere saldırmasalar ve bundan sonra da saldırmayacaklarını taahhüt etmiş olsalar bile nakliye ücretlerinin neredeyse iki katına çıkması Çinli ihracatçıları zor durumda bıraktı.

Hatta bu nedenle Pekin’in, Tahran’ı “İlişkilerimiz bozulur” diyerek uyardığı ve Husileri dizginlemesini istediği medyaya yansıdı.

Husilerin saldırılarının bir etkisi de ABD Başkanı Joe Biden’ın geçen yıl Yeni Delhi’de gerçekleştirilen G20 Zirvesi sırasında duyurduğu Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru projesine oldu.

Hindistan’ı Arap Yarımadası ve Akdeniz üzerinden Avrupa’ya bağlayacak projenin, “Kuşak-Yol” vizyonuna alternatif oluşturarak Çin’in artan etkisini kırma girişimlerinden biri olduğu malum.

ABD’nin desteklediği projenin bir diğer amacı da Suudi Arabistan ve İsrail’i birbirine bağlayarak ilişkileri normalleştirmek.

Husilerin saldırıları Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik Koridoru’nun güzergâhındaki hareketliliği şimdiden canlandırdı.

Birçok İsrail şirketinin söz konusu güzergâhı tercih ettiğine, gemilerle Dubai’ye gelen malların kara yoluyla Suudi Arabistan ve Ürdün üzerinden İsrail’e taşındığına dair çok sayıda haber yayınlandı.

Diğer bir ifadeyle Husilerin Babü’l-Mendeb Boğazı’nda gemilere düzenlediği saldırılar ABD’nin Çin’e yönelik planlarına ve Biden’ın yeni koridor projesine hizmet etmiş oldu.