Herkesi kucaklama siyaseti diye bir söylem aldı başını gidiyor. Bu söylemi de en çok PKK’lı ve DHKP/C’lileri ziyaret eden siyasetçiler, bu ziyaretleri eleştirilince dile getiriyorlar. ‘Biz insanız herkesin ayağına gideriz’ açıklamaları ile karşıdakini aptal yerine koyan ve kendince yeni bir siyaset dili geliştirdiklerini düşünenlerin bir hayli fazla olduğu bir seçim döneminden geçiyoruz.
Bir siyasetçi bir toplumda ‘Herkesi kucaklayacağız, herkesin derdine derman olacağız’ diye açıklama yaptıktan sonra bu sözlerine terör örgütleri ile de mücadeleye devam edeceğiz açıklamalarını eklemiyorsa orada herkesi kucaklama söylemi ile milleti kandırmaya çalışmanın yanında bu siyaset dilini belirleyenlerin hesaplarının başka bir şey olduğu aşikârdır diyebiliriz.
“Herkesin ziyaret edilmesi veya herkesin kucaklanması, söyleminin altında yatan tehlike terör odaklarının yaptıklarını unutturmak veya makul göstermek çabasından başka bir şey değil mi?” diye insan düşünmeden edemiyor. Bu şekilde yeni bir siyaset dilini benimsediklerini göstermeye çalışanların amacı gerçekten herkesi kucaklamak mı; yoksa seçimlerde başarı elde edene kadar takiyeci bir davranışı belli bir süre için gerçekleştirmek mi? Malum İstanbul CHP İl Başkanı bizzat bu durumun itirafını geçen günlerde yapmıştı.
Millet olarak ideolojik ve siyasal düşüncemizin genetik yapıları ile oynandığı bir süreçten geçiyoruz. Şehit cenazesine de terörist cenazesine giden bir siyasetçinin amacının liberal bir politik bakışını ülkeye aşılamak olmadığını anlayamıyoruz. Süreç tamamen kimliksizleşen ve duyarsızlaşan bir milletten Batı’nın her dediğine ‘elbette’ diyen bir devlet sistemini inşa etmeye doğru gidiyor. Peki, kazanan kim olacak o zaman? Muhalefet mi?