Çünkü yaptıklarım bendeki var olan ve beni etkileyen birikimin sonucudur. İnsan bir şeyi sürekli yaptıkça, o şahısta yerleşir. Giderek zihni, gönlü, anlayışı ve dili artık onu refleks halinde yapmaya alışır ve şahıs o yaptıklarıyla tanımlanmaya başlar. “O çok cömerttir”, “Çok anlayışlıdır”, Çok yardımseverdir”, “Öfkesini kontrol edemez, dediği olmayınca bağırıp çağırır” gibi, etraftan görüldüğümüz şekilde onların zihnine kodlanırız. Biz aslında yapıp ettiklerimizle hem Allah (cc) katında hem kullar nezdinde kendimizi şekillendirerek bir yer ediniriz. Bir süre sonra bunlara öyle alışırız ki istesek te kolay kolay bırakamayız.

Bizim toplum olarak terk etmemiz gerektiğini düşündüğüm bir tutumumuz var. Diyelim ki bir hususta doğru davranışı tespit ettik, uygulamaya da başladık fakat muhatabımız buna karşılık vermedi, ya da verdiği karşılık istediğimiz gibi olmadı. O zaman hemen kendi tutumumuzu onun hak ettiğini düşündüğümüz şekilde bozuyor, değiştiriyor ve ona benziyoruz. Allah (cc)  katında “Sabırlılardan”, “doğru dil ve üslup kullananlardan”, “Allah (cc) için fedakârlık yapanlardan” yazılacakken, bunun tan tersini yazdırıyorum, NİYE? O yapmasın bana ne, o benim yaptığım iyiliği anlamasın, bana ne? Ben birilerinin benim beklentime uygun davranmamasından dolayı, kendi içimdeki iyiliğin beni şekillendirmesine engel oluyorum, bunun zararı kime? KENDİME. Karşımdakilerin benim davranışlarımı, duygularımı, daha da önemlisi benim için çok çok önemli olan içimdeki iyilik yapma ve sürdürme eğilimimi bozmasına fırsat veriyorum çünkü zihnimde kendimi böyle yapmakta haklı gösteren yanlış bir cümle var, “NİYE HEP BEN?

Zannediyorum ki, ben onun için bir şey yapıyorum, HAYIR, ben kendimi gerçekleştiriyorum. İçimdeki var olan güzellikleri açığa çıkararak kendimi yapılandırıyorum. Duruşumu, bakışımı, davranışlarımı, olması gerektiği gibi davranarak bunu “Hiç kimse beni anlamadı” bahanesiyle değiştirmeyerek, sadece ve sadece kendime iyilik yapıyorum. Duruşumun doğru olması ve doğru kalması için, Allah (cc) katında iyilerden ve iyi kalmak için mücadele edenlerden yazılabilmem için, kendi amel defterime doğru davranışlarım yazılsın diye ben bunları yapıyorum. “Niye hep ben?” değil, “Hep ben”, çünkü ben Allah’ın (cc) gözüne girmeye çalışıyorum. Ve “hep ben” vermiyorum, “hep ben” kendimi onarıyorum, tamir ediyorum, bakım yapıyorum ve kendime daha doğru bir duruş ve yaşayış için destek oluyorum. Yaptıklarım bana lâzım çünkü Allah (cc) kim ne yaptıysa ondan soracak. Ben hesabımı kolay vereceğim şekilde davranmak istiyorum.

Giderek, iyi davranışın sürdürülmesi, karşılık beklenmemesi, sadece Allah (cc) için yapılması, Fussilet 34. ayeti kerimesini tecelli ettirecektir. Allah (cc) sözünde durandır.

İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.