Bu sayfada dile gelenler çoğu zaman muhabbet esasında. Dertleşiyoruz yani. Söylediklerim ya da söylemeye çalıştıklarım, genellikle derdimdir. İnsanın, dertleşebilmesi kadar güzel bir şey yok sanırım. Hem de binlerce kişi ile aynı anda…

Genelde insanoğlunun, özeldeyse sanatkarların üslup sorunsalına dikkat çekmeye çalışıyorum. Yani yöntem meselesine…

Bir sanat eserini diğerinden ayıran, yani bir sanatkarı da diğer sanatkarlardan farklı kılan şey üslubudur. Yani yöntemidir. Hangi sanat dalında eser üretirse üretsin, sanatkarın kendine has bir üslubu yok ise özgünlükten bahsedemeyiz.

Daha özele inince sinemanın ve sinemacının temel sorunlarından birinin de bu manzara olduğu kanaatindeyim. “Gibi” yaparak sinema üretmek, dertsizliğin ve yöntemsizliğin ve elbette usulsüzlüğün resmidir.

Sinemacının üzerinde düşünmesi gereken konu ‘nasıl’ sorusudur. ‘Ne’ değil… ‘Neden’ değil… Temel soru ‘nasıl’ olmalıdır. Elbette her soru mühim fekat ‘nasıl’ın yeri bambaşka.

Özellikle genç sinemacıların kendilerini bulmaları ve ispat etmeleri noktasında dert edindikleri şeyler arasında ‘nasıl’ın pek olmadığını görüyorum. Ve elbette bunu dert ediniyorum.

“Filmin ne anlatıyor” sorusu, herhangi bir televizyon programında, gazete röportajında, sokakta, evde muhatap olunabilecek bir durum. Ancak ‘nasıl yaptın’ sorusu profesyonelleri ve doğrudan üreticileri ilgilendiriyor. Dil dediğimiz şey bu sorunun cevabıyla ortaya çıkıyor.

Mesela “Filmi hangi kamerayla çektin” sorusu verilecek cevaba göre bir şeyler anlatır elbet. Ama en iyi kamera ile çeksen bile nasıl yaptığının veya yapman gerektiğinin farkında değilsen bu hava atmaktan öteye geçmez.

Misal, son dönemde Sony A7S2 ile sinema filmi çekenler var. Daha önce de Canon Mark2 ve sonraki serilerle çeken olmuştu. Yani profesyonel sinema kamera değil bunlar. Sinema filminde illa da olması gerektiğine inanılan kameraların fiyatlarının en az onda biri kadar fiyatı var.

Demem o ki, hangi kamera ile ektiğin değil, kamera dilinin nasıl olduğu önemli…

Hangi oyuncunun yer aldığındansa oyunculuğun nasıl olduğu mühim…

Kurguyu kimin, hangi programda yaptığı değil, nasıl bir kurgu dili kullandığın önemli…

Senaryoyu kimin yazdığı değil, nasıl bir dille kaleme alındığı mühim…

Sinemacıyı ilgilendiren soru ‘nasıl’dır.

Başka soruların peşinden gidip kendinize sorun oluşturmamalısınız.

Elbette imkân varsa en iyi kamerayı, ışığı, ekibi ve ekipmanı kullanırsınız. Fekat pahalı olan ekip ve ekipmana ulaşamamak, filmin çekilemeyeceği anlamına gelmiyor.

Özellikle genç sinemacıların, teknik bahane ve benzeri şeylerin arkasına sığınmaması gerek. Üzerinde özellikle ve ısrarla durulması gereken şey üsluptur. Üslubu oluşturan da ‘nasıl’ sorusuna verilen cevaptır.

Şimdi kendinize sorun; aklınızdaki hikâyeyi filme alırken nasıl bir dil kullanacaksınız?