Gecenin karanlığını yırtarak, ölüm kusan bir ışık yağmuru gibi havadan süzülen fosfor bombalarıyla vuruldular. Suriye’deki vahşi rejim Ramazan günlerinde daha da acımasızlaşıp, Han Şeyhun’u yerle bir etti, tüm dünyanın gözleri önünde. Bu bombaları savaşlarda dahi kullanmak yasak. Kimin umurunda ki?

Bu manzarayı gördüğümde Bağdat‘a 2003’te düşen ilk bombalar geldi aklıma. Savaşı canlı yayında veren CNN’nin muhabiri Christiane Amanpour, B-52 bombardıman uçaklarıyla bir ateş topuna dönen Bağdat manzarası önünde şöyle sunuyordu haberini: “Adeta bir havai fişek gösterisi gibi.”

Gezi denilen terörist kalkışmayı 24 saat kesintisiz yayınlayan kadından bahsediyorum. Hani şu İsrail’in havadan, karadan saldırıp karargâhını yerle bir ettiği sırada, sığınağından güç bela canlı yayına katılan Yasser Arafat’a “şiddeti ne zaman durduracaksınız” diye soran kadından.

Fakat bizde de bu cinslerden epeyi var. Bayramda akrabalarını ziyarete giden Suriyelileri hedef tahtasına oturtan İsmail Saymaz ve Türkçü geçinen bazı siyasilerin aslında Amanpour’dan pek de bir farkı yok. Onlar da biliyorlar ki, gittikleri yerler Mehmetçiğin teröristlerden kurtarılabildiği bir avuç toprak aslında.

Onlar ne yaşanan katliamdan rahatsızlar ne de Mehmetçik’in bu vahşete karşı ortaya koyduğu olağanüstü gayret umurlarında. Gerçekte onlar taraflar. Hangi taraf oldukları da mühim değil. Mazlumların safında değiller, o belli.

Türkçü de değiller. Eğer inandıklarında samimi olsalardı, tepeden tırnağa bir Arap ırkçısı olan Beşşar Esed’in değil, Halepli Türkmenlerin yanında yer alırlardı.

İşlediği suçlarda İsrail’i geçen Esed’i destekleyen ciddi bir kesim var ülkemizde. CHP bir kez olsun rejimin vahşetini dile getirmedi, bilakis fırsat buldukça geniş heyetlerle ziyaretine koştu, Saadet keza.

Ülkemize savaş açan sol terör örgütlerinin Esed’in himayesinde kurdukları ittifakları saymıyorum bile. Bir de rejime kaybettiklerini hediye etmek için birbiriyle yarışan PKK ve DEAŞ’ı saymalıyım. Lakin patronları aynı olduğu için ayrı ayrı yazıp kelime israfı yapmayalım.

Şimdi, Esed’e destek olmak için gittikleri Suriye’de ölen teröristlerin cenazelerinde ağıt yakan birileri “İstanbul’a gözlerini dikmiş” durumda. Bir başka yoldaşları, “belediye bütçesinden Kandil’e yazar kasa” nasıl koyarım derdinde.

Havai fişekler mi? Dostunu düşmanını tanımazsan, gökyüzünde bekle.