Seçimlere 2 aydan kısa bir süre kala heyecan dorukta. Seçim denklemine her gün yeni bir isim daha ekleniyor. Cumhur İttifakı’na katılması için AK Parti’den resmi davet alan, fakat hafta başında yaptığı açıklamayla bu teklifi reddeden Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, cumhurbaşkanı adayı olacağını açıkladı.
Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) başvurularını kabul ettiği 11 cumhurbaşkanı adayı için, imza toplama süreci dün başladı. Muharrem İnce, Sinan Oğan, Doğu Perinçek, Hilmi Özden, Halil Murat Ünver, Yakup Türkal, Ahmet Özal, Fatih Erbakan, İrfan Uzun, Davut Turan ve Erkan Trükten, seçmenler tarafından verilecek 100 bin imza ile cumhurbaşkanı adayı gösterilebilecek. İkinci günde en çok imza toplamış adaylar sırasıyla Muharrem İnce, Fatih Erbakan, Sinan Oğan ve Doğu Perinçek.
Cumhurbaşkanlığı yarışına yeni eklenmiş isimlerle özellikle muhalefet cephesinin oyları bir hayli bölünmüş gözüküyor. Bu da muhalif bir adayın seçimi birinci turda kazanma şansını tamamen yok ediyor.
Millet İttifakı seçmenlerinin eskiden yere göğe sığdıramadıkları Muharrem İnce’ye yazdıklarını okudukça insan hayrete düşüyor. Bu arada Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti ziyaretleri kapsamında Memleket Partisi’ni de ziyaret etmek istediğini söylediğini hatırlatalım. Muharrem İnce, rencide edildiği geçmişin intikamını alıp “gel bakalım buraya, Kemal Kılıçdaroğlu” der mi acaba?
Gizli ortak HDP
Seçim denkleminin bir diğer ve belki de en önemli gelişmesi de TİP ve HDP’nin de içinde yer aldığı Emek ve Özgürlük İttifakı'nın aday çıkarmama kararı alması. Böylece İttifak, Kılıçdaroğlu’na destek verilmesinden yana tutum aldı.
Durum, Fransız basınında bile HDP’nin Kılıçdaroğlu’na “üstü kapalı” destek vermesi olarak değerlendiriliyor. TİP ve HDP’nin devlet konusundaki yaklaşımları aşikâr. Millet İttifakı lehine oy kullanırken Barış Atay, Ahmet Şık gibi TİP milletvekillerinin “yargılanacaksınız”, “böyle bir devletin düşmanı olmak haktır” gibi sözlerini unutmamak gerekiyor.
1984 yılından beri 40 bin kişinin ölümüne sebebiyet vermiş terör örgütü PKK ile ilişkileri kanıtlanmış HDP noktasında ise durum daha da vahim. Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın “Başkan Apo'nun heykelini dikeceğiz” ifadesi mevcut.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre, HDP zaten en başından beri masanın 7. ortağıydı; sadece masanın altından üstüne çıkardılar. HDP eşittir PKK’dır.
Akşener’in çelişen söylem ve eylemleri
Biliyorsunuz ki Meral Akşener 3 Mart’ta “İYİ Parti’yi kıskaca aldılar. Dayatmaya boyun eğmeyiz” diyerek masayı terk etmiş, 72 saatlik kriz sonrası “kumar masası, noter masası” olarak nitelendirdiği masaya geri dönmüştü. Bu kararda Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a “cumhurbaşkanı yardımcılığı” sözü verilmesi de rol oynamıştı. 72 saatlik kriz esnasında hem liderler hem de Millet İttifakı’nın farklı partilerinin seçmenleri birbirlerine çok ağır sözler sarf ettiler. Öyle ki dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say, Akşener masadan ayrıldıktan sonra “sifonu çek gitsin” paylaşımında bile bulunmuştu.
Bugün yine masada yer alan Meral Akşener gibi İYİ Parti milletvekillerinin de söz ve eylemlerinde çelişkiler bulunuyor. Örneğin Nevruz kutlamalarında Öcalan’a özgürlük istenmesini ağır dille eleştiren Akşener, HDP’nin destek verdiği masada oturmaya devam ediyor. İYİ Parti Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu da, “Kurucusu olduğumuz masada bize pusu kurulmasından rahatsızız” deyip o masayı terk etmiyor. Peki, o zaman demezler mi insana, sizi o masada zorla mı tutuyorlar?
Sonuç olarak Millet İttifakı’nda gözlemlediğimiz “koltuk mücadelesi” gelecekte inşa etmeyi hayal ettikleri Türkiye hakkında bize sağlam ipuçları veriyor. Bunları özellikle Türkiye’nin istikrarsız koalisyon dönemlerini bilmeyen gençlerimize gösterip anlatmaktan asla vazgeçmemeliyiz.