7 Ekim 2023; Gazze! 9 Şubat 2024; İstanbul. Bir asır önce fosil malzemeyi ilah belleyen Batılı bir topluluk, yeryüzünün en arkaik inancına mensup bir grup siyonisti Filistin topraklarına yerleştirdi. Çünkü Hıristiyan Avrupa, ideolojiye dönüşen Yahudilerden kurtulmak istedi.
İnsanlığın vicdanını, merhamet ve adalet duygusunu Gazze’de göz önünde yaşanan ve insanlardan saklanan vahşet tarihin kayıtlarında en iğrenç olaylar olarak yerini alacak. Dünya tarihinde Neron’un Roma’yı yakması, Hitler’in gettoları, Hiroşima’ya atılan atom bombaları dâhil olmak üzere insanı bu denli rencide eden başka bir savaş var mı? Sıralayıp sayım dökümünü yaptığımızda Irak işgali, Afganistan’da yaşanan vahşet ve Bosna’da Avrupa’nın ortasında maruz kalınan soykırım ile bir asırdır Filistin topraklarında yaşanan savaş, soykırım ve mekânı topraklaştırma vahşetinden daha iğrenç ve ilkelini bulamıyorum. Gazze’de artık kimse anlık ölümden, enkazda can vermekten, hedef gözetilerek öldürülen hamile kadınların şehadetinden korkmuyor ve endişe etmiyor. Açlıktan ve susuzluktan azar azar ölme korkusu, etrafta kalan ceset kokuları ve o cesetlerden başlayacak salgından korkuyor insanlar.
Bu adalet, ahlak, idrak ve merhametten nasipsiz siyonist terörizmin kaynağı ve dayanağı sadece Tevrat, Talmut ve Musevîlik değil. Çünkü siyonist ideoloji, geçmiş vahiylerin ve Kuran vahyinin atıf yaptığı Musa Peygamber’in şeriatına dayanmaz. Dünya ve Müslümanlar, son iki asırdır nasıl bir ideolojik din ile karşı karşıya olduklarının farkında değil. Bu ideolojinin en akıl almaz iddiası kendileri dışındakileri “insan” kabul etmemeleri ve “Bereketli Hilal” olarak tarif edilen Mezopotamya topraklarının tamamını (Anadolu’nun önemli bir kısmı dahil) meşru toprakları kabul etmeleridir. Dayanakları arkaik bir hikâye olarak nesilden nesile aktarıldı: Bizim ulusal tanrımız dört bin yıl önce bize Kenan’ı vadetmişti, o yüzden de Kenan bizim olmalıdır.
Fransız İhtilali sonrası modern, emperyalist ve sömürgeci güce dönüşen Avrupalı medeniyet anlayışı; fosil zenginliğin güvenliğini sağlamak üzere siyonizm ile iş birliği yapmaya karar verdi. Sinagoglarda dua ve ibadet dili olarak yaşayan İbraniceyi güncelleyerek günlük konuşma dili hâline getiren siyonizm, Filistin toprağında kuracağı karakolun yazışma ve iletişim dilini de canlandırdı. Emperyalist idealleri için Avrupalılar, fosil atıkların sağlayacağı konfor ve zenginlik uğruna Filistin topraklarında yaşayan Filistinlilerin varlığını görmezden geldiler. Sonradan bulunmuş bir üründen sağlanacak hakları, nesiller boyu orada yaşayanların sahip olma ve tasarruf sahibi olma haklarından üstün gördüler. Sömürgeci Avrupalı, Avrupalının olmayan bir toprak parçasını Yahudiler için ulusal bir vatan yapmak üzere Yahova’nın yerine geçerek tahsis etti!.. Emperyalizm, siyonizmin ilahı olmak üzere hareket etme derdindeyken; siyonistler, emperyalizmi kontrolleri altına alarak Filistin topraklarında kontrolsüz egemenliklerini inşa etmeye başladılar.
Siyonist işgalciler 1880’li yıllardan itibaren Filistin topraklarında görüldüler. Filistin işgal planı John D. Rockefeller, John P. Morgan, Andrew Carnegie, Mayer A. Rothschild, Cecil Rhodes beşlisinin içerisinde yer aldığı “Yuvarlak Masa” gizli cemiyeti tarafından planlanmıştı. John D. Rockefeller ve Standard Oil Tröst, 1890’lı yıllarda Birleşik Devletler petrol endüstrisinin yüzde yetmiş beşini kontrol ediyordu.
Bir asırdan fazla bir zamandır Filistin topraklarında insanlık onurunun, adalet, insan haklarının anlamı yok. Arkaik “Kenan toprakları vaadi” efsanesini yücelten siyonist ve Evanjelistler, Filistin’i ve Filistinlileri gettolaştırdıkları şehirlere hapsederek, dünya ile ilişkilerini keserek; kendilerinin uygun gördüğü oranda sağlık hizmeti almalarına, kontrollü beslenmelerine ve çalışmalarına izin veriyorlar. Gerek gördüğünde de kamp olarak adlandırdıkları yerleri fosfor bombalarıyla yakarak “savunma hakkını (!)” kullanıyorlar.
Her yıl Holokost, Nazi Almanya’sı Yahudi gettoları ve antisemitizme dair onlarca film üreterek ezilmişliklerini, mağduriyetlerini dramlaştırarak kazanca tahvil eden siyonistler; Filistin toprağını gettolaştırarak, bombalayarak, tanklarla tek tek mekânları yıktıktan sonra zırhlı buldozerlerle düzleştirerek yok ediyor. Emperyalizmin bir asırdır siyonizmle yaptığı iş birliği ile sürdürülen “yok etme ve dünyaya göstermeme çabası”, bu son Gazze direnişi ile görünürlük kazandı. Düşünme ve farkına varma idrakini kaybeden dünya, artık bir Filistin’in ve Filistinlilerin varlığının farkında!
Çeyrek asırdır Müslüman topraklarında Neron ve çocukları dolaşıyor. İlk gençlik yıllarımda sağcı Hristiyan Falanjist milislerle, solcu Müslümanların çatışma hikâyeleri anlatılırdı radyolarda. Onların Sabra ve Şatilla Katliamını yaptıkları hikâyelere rağmen Şaron bu katliamların kasabı olarak tarihe geçti. Lübnan topraklarında alev alan Neron ateşi, geçtiğimiz günlerde şüpheli bir şekilde ABD askerlerini de yaktı. Oradaki ateşi İHA’larına yükleyen ABD, ateşi götürüp yeniden Bağdat’ın ortasına bıraktı.
Çeyrek asırdır kadim insanlık medeniyetinin tevarüs ettiği topraklarda sönmeyen bir yangın var. Neron o topraklarda Gılgamış destanlarını, Hamurabi Kanunlarını, Musa Peygamberin On Emir tabletini; Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar için kutsal kabul edilen Kudüs’ü yakmaya devam ediyor. Roma’nın yaktığı İskenderiye Kütüphanesi’nin ve Moğolların yaktığı Bağdat’ın külleri yeniden tutuşturuluyor.
Baba George Bush ile oğul Bush Neron’la el ele tutuşarak Kuveyt ve Bağdat’ı yaktılar. O Irak yangınında Dicle’nin suları ateşi söndürmeye yetmedi. Bir milyondan fazla insan katledildi. Kadınlar tecavüzlere maruz kaldı. Müzeler yağmalandı ve yangın hâlâ devam ediyor.
Siyonist Irgun örgütü 1948’de art arda Kral Davut Oteli’nde, Hayfa’da, Deyr Yasin’de… Vahşice katliam yaparken Neron ordaydı. On yıllar sürdü katliam ve hâlâ devam ediyor.
Siyonist İsrail’de bir Musa doğmasın diye erkek çocuklarını öldüren Firavun zihniyeti cinsiyet gözetmeksizin herkesi öldürüyor.
Masum Hıristiyanları cezalandırmak için Roma’yı ateşe veren Neron’un ruhunu içselleştiren siyonistler, Filistin topraklarındaki evleri, okulları, hastaneleri, tarım arazilerini… fosfor bombalarıyla yakıyor.
Ve Hitler, atalarını katlettiği siyonist Yahudilerle el ele vererek masum kadınları, yaşlıları, çocukları katletmeye devam ediyor.
9 Şubat 2023: Filistin topraklarında katledilen insan sayısı otuz bin sınırında. Yaralı: Altmış beş bin! Dünya yarılsın ve zalim insanları yutsun artık.