Bugünlerde gündemimizi meşgul eden ana konulardan birisi ülkemiz futbol kulüplerinin finansal anlamdaki yanlış yönetimlerinden ötürü düştükleri durumdan nasıl kurtarılabileceği konusudur.
Konuyla ilgili Türkiye Bankalar Birliği (TBB) ile Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) arasında yapılan anlaşma ile kulüplerimiz içinde bulundukları finansal kötü gidişi bir nebze olsun çözüme kavuşturmak istiyorlar.
Çünkü artık futbol kulüplerimizin kredibilitelerinin sürdürülebilirliği ortadan kaybolmuştur.
Bu kayboluşta bankalara ve finansal kurumlara ciddi boyutlarda olan borçların yeniden yapılandırılmasını zorunlu hale getirmiştir.
UEFA tüm dünya da uzun zamandır kulüp lisanslama yöntemi ile kulüplerin tüm konularda nasıl gittiğini şeffaf bir şekilde kendilerine bildirmelerini istemiştir.
Finansal anlamda gidişatı görebilmek adına da kulüplerden 3 konuda istekte bulunmaktadır. Bunlar;
İçinde bulunduğu yılın veya ara yılın mali tablolar listesiniGelecek döneme ait mali tablolarıNisan ayı ilk haftası itibarıyla vadesi geçmiş borç kontrolleridir.
Tüm bu verilerle içinde bulunulan yıldaki mali durum ile gelecek dönemde ödenecek olan borçların hangi tarihlerde ne boyutta olduğu ile daha önceki dönemde ödenememiş borçların yükünün hangi noktalarda olduğu belirlenmeye çalışılarak nerede sıkıntı varsa oraya müdahale edilmek amaçlanmıştır.
Tablolarda sıkıntısı olan kulüplere öncelikle uyarı sonrasında ise birçok konuda yaptırım düzeyinde cezalar verilerek kendilerine çeki düzen vermeleri istenmektedir. Kısacası UEFA oyunu kuralına göre oynamayı zorunlu tutmakta kuralı bozanı ise saha dışına atmaktadır.
Bunların yanında Finansal Fair Play (FFP) başlığıyla yayınladığı kriterlerde ise kulüplerin tüm mali hareketlerini kontrol altında tutmak istemektedir. Bu kriterleri de 9 ana başlıkta incelemek mümkündür:
Başkanların kulübe borç vermesi kulübün bir gelir kalemi sayılmayarak kulübe bağış yapılan şeyler ile kulübün kendine has gelirleri kulübün geliri olarak sayılacaktır.Kulüplerin altyapılarını geliştirebilmek amacıyla yaptığı her türlü yatırımda kullanılan harcamalar başa baş noktası hesaplamalarına dahil edilmeyecektir. Dolayısıyla kulüp kendi ülkesinin çocuklarının önünü açarak A takımına kazandıracak ve dışarıdan oyuncu almayarak daha az maliyetle çok daha iyi rekabetçi bir takımı meydana getirebilecektir.2012-2013 sezonundan sonra denk bütçe usulüne uygun hareket edilerek kulüpler transferlere gelirlerinden daha fazla harcama yapmayacaklardır. Ayrıca kulüplerin öz sermayelerinin negatife düşmesine izin verilmeyecektir.Kulüp yönetiminde bulunan hiçbir yönetici ve başkan kulüp için kendi cebinden harcama yapamayacaktır.
Kulüpler gelirinden fazla borçlanamayacak eğer borçlanılırsa transfer yasağı getirilecektir. Özellikle vergi borçları vadesi geçmeden ödenecektir.Bütçeleri 5 milyon euronun altında olan kulüpler tüm bu kriterleden muaf tutulacaktır. Burada da küçük kulüplerin korunması amaçlanmıştır.Futbolculara yapılacak olan ödemelerin tümü (prim ve maaş ödemeleri) toplam gelirin % 70 ini geçemeyecektir.Futbol kulüpleri hiçbir surette fahiş düşük veya fahiş yüksek fiyatlarla yaptığı anlaşmaların gelir giderlerini kurulan şirketin gelir-gider tablosuna katmayarak emsal fiyatları esas alacaklardır. Bu kriterle de çok şeffaf olmayan hiçbir sponsorluk anlaşması yapılmasın denilmektedir.Daha önceden kulüpte yöneticilik veya başkanlık yapmış kişilere kulübün borcu varsa bu borçların tamamı borç alınan yerlere iade edilmelidir. Çünkü bu borçlanmalar şeffaflıktan uzak durmaktadır.
Ortaya konulan bu başlıkların tamamı uygulandığında veya uygulanmaya çalışıldığında kulüplerimiz borç yapılarını yönetilebilir bir noktaya taşıyarak daha güçlü bir finansal yapı ile yollarına devam edecektirler.
Aksi takdirde yapılandırılan kredilerinde ödenmesi imkânsız bir hal alacaktır. Çünkü borç borç ile kapanmaz.