Kişilerin, işletmelerin ve devletlerin finansal yönetimlerinde piyasa koşullarını göz önüne alarak hareket etmeleri riskleri atlatabilmeleri açısından önem arz eden bir husustur.
Bu konuyla ilgili son dönemde yapılan bir araştırmaların sonuçları bizlere finans yönetiminde hangi konulara daha fazla yer verilmesi gerekliliğini anlatmaktadır.
Şirket gelirlerine direkt etki eden husus satış olduğu için satış gelirlerini artırıcı bir dizi önlemle işe başlamak gerekir. Her geçen gün satış grafiğinin yukarıya doğru hareketlenmesini sağlamak olmazsa olmaz bir hareket şekli olmalıdır.
Satış gelirleriyle birlikte karlılığın artması ve bunlarla paralel olarak da maliyetleri düşürücü finansal yaklaşımların uygulanması finansal yönetimin başarısında ön plana çıkmaktadır.
Sonrasında bütçe planlamalarının doğru ve verimli bir şekilde yapılması gerekir.
Bütçe hazırlanırken hangi kalemlerin daha güçlü olması hangi kalemlerin biraz daha geri planda durması gerekliliği iyi planlanmalıdır.
Alacak ve borç süreçlerinin oldukça kontrollü bir düzeyde götürülmesi bu iki kalem arasındaki dengenin verimli bir şekilde kurulması gereklidir.
Her zaman alacağımızın borcumuzun üzerinde olmasına dikkat edilmeli ve alacak süreleri borç sürelerinin her zaman altında olmalıdır. Yani bir işletmenin ortalama alacak süresi 70 gün ise ortalama borç ödeme süresi en az 80 gün olmalıdır. Ayrıca alacak ile borç ödenemeyeceği sözü hiçbir zaman akıldan çıkarılmamalıdır.
Finansal planlamayla ilgili toplantılar en az ayda 1 kez olmak koşuluyla sık sık yapılmalıdır. Finansal piyasalardaki ani değişim ve gelişmelere göre de bu periyod daha kısa hale getirilebilinir.
Finansal anlamdaki kaynak dağılımlarının nasıl yapılacağıyla ilgili yol haritası iyi belirlenmeli ve hangi kaynağın hangi oranda hangi zaman diliminde kullanılacağı açık bir şekilde kaynak dağılım tablosunda gösterilmelidir.
Finansal risklerle ilgili raporlamalar doğru bir şekilde ortaya konulmalı bu risk belirtileri ortaya çıkmaya başladığı zaman daha önce yaşanılan tecrübelerden alınan dersler çerçevesinde hareket edilmelidir. Eğer risk türü daha önce yaşanılan bir risk türü değilse bu riskle karşılaşmış başka kişi, işletme veya devletin neler yaptığıyla ilgili olaylara bakılarak hareket çerçevesi belirlenmelidir.
Finansal piyasalarda hareket edilirken her zaman belirsizlikten kaçınmaya azami dikkat edilmelidir.
Tüm finansal hareketler belirsizlikleri minimize etmek üzere kurgulanmalıdır.
Belirsizlik görünümü finansal piyasalardaki güven seviyesini aşağılara doğru hareket ettiren bir yapıdadır. Bu yüzden oyuncular her zaman önlerini açık ve berrak olarak görmek isteyeceklerdir.
Yapılacak tüm planlar uzun vadeli olmalıdır. Yıllık bazda planlamalar ön plana alınarak finansal hareket alanları tayin edilmelidir. Kısa planlardan uzak durulmalıdır.
Özellikle şirketlerin ve devletlerin finans yönetimlerinde ehliyetli aynı zamanda da liyakat sahibi kişilerin görev almaları oldukça önemli bir zorunluluktur.
Bir bakkalı işletecek derece de bile finans bilgisi olmayan sözde finans yöneticilerinden uzak durulmalıdır.
Piyasa tecrübesiyle yoğrulmuş, finansal krizleri yaşamış, finansal riskin ne olduğunu damarlarında hissetmiş ve alınacak finansal kararların piyasada ki yansımasının ne olacağını önceden kestirebilen finans yöneticileriyle çalışılmalıdır.
Bu anlamda son dönemde ülkemizde kullanılan yabancı para cinsinden kredilerin kişileri veya işletmeleri ne duruma getirdiği örneği canlı bir şekilde önümüzde durmaktadır. Dolayısıyla günlük, haftalık, aylık veya 6 aylık değil en az 1 yıllık periyodlar göz önüne alınarak borçlanma yapıları oluşturulmalıdır.