Siyasal açıdan kurak bir iklimin hüküm sürdüğü 1969 yılında bir avuç arkadaşı ile birlikte çıktığı siyaset yolculuğunda başına gelmeyen kalmadı; kendisi ve davası ile ilgili edilmedik hakaret, yapılmadık eleştiri, söylenmedik kötü söz bırakmadılar. Kimi zaman görmezden gelindi, yok sayıldı. Kimi zamansa alaya alındı, karikatürize edildi. “Ülkemiz için hemen ağır sanayi hamlesi başlatmalıyız” demekten dilinde tüy bitti, dönemin mizah dergilerinde “vah vah hoca ağır hasta” denilerek makaraya sarıldı. Ama o hiç aldırmadı, doğru bildiği yolda son nefesine kadar yürüdü… Merhum Hocamız, Necmettin Erbakan’dan bahsediyorum.

Tüm insanlığı kuşatıcı söylemleri, muarızlarını fersah fersah aşan ufku, ümmete dair bitip tükenmeyen hayalleri, planları projeleri; gündelik siyasetin kısır çekişmeleri arasında kaynadı, deforme oldu, dalga konusu yapıldı. Daha ortada Avrupa Birliği yokken, Avrupa’da ortak para birimine geçilmemişken; İslam ülkelerini aynı amaç için bir araya getirecek İslam Ortak Pazarı, İslam ülkeleri arasında ticareti olumlu yönde etkileyecek, dışarıya karşı ekonomik gücünü tahkim edecek İslam Dinarı, bir İslam ülkesine yapılmış fiili işgali tüm İslam ülkelerine yapılmış bir saldırı olarak algılayıp ortak savunma yapacak İslam Ülkeleri Savunma Paktı gibi projelerden bahsetmesi; Erbakan uzak bir gezegene yolculuk yapmayı planlıyor havasında sunuldu; imkânsız, mantıksız ve lüzumsuz bir uğraş, ham bir hayal olarak damgalandı. 1996 yılında başbakanlığı sırasında bu hayallerinin bir kısmını D-8 projesi ile hayata geçirme imkanına kavuştu ancak küresel 28 Şubat aktörlerince bu hayali de akim bırakıldı.

Vefat ettiği 2011 yılına kadar aynı ülkede yaşama bahtiyarlığına erişmiş bizler, bu hayallerin gerçekleşmeyeceğini düşünerek, gündelik siyasetin sessizliğine mahkûm ettik Erbakan Hocayı. Bir siyasi partinin sıradan bir genel başkanı konumuna hapsettik. Hepimizin hocası olmasından ziyade, küçük bir grubun ihtiyar lideri muamelesi yaptık.

Ancak ümmet daha farklı baktı Erbakan Hoca’ya. Pakistan’dan Nijerya’ya, Makedonya’dan Filistin’e kadar ümmetin ileri gelenleri için Erbakan her zaman paha biçilemez boyutta bir lider oldu. Bir çoğunun Erbakan ile ilgili sözlerini, düşüncelerini Adem Özköse’nin Ümmet Coğrafyası kitabında okuduk. Ama yetmez. Erbakan’ın ümmet için ne anlama geldiğine dair başlı başına bir eser kaleme alınmalı. Erbakan’ın Misak-ı Milli sınırları dışındaki kıymeti gün yüzüne çıkarılmalı. Benim gözümde Türkiye’de bunu yapacak en iyi isim Adem Özköse’dir. Buradan çağrı yapıyorum kendisine; ağabey, böyle bir kitap senin kalemine yakışır. Senden dört gözle “ümmetin hocasına dair bir kitap” bekliyoruz. Hele ki Erbakan Hoca’nın kadim dostu Bangladeş Cemaat-i İslami lideri merhum Gulam Azam’ın arkadaşlarının birer birer idam sehpasında şehadet şerbeti içtiği şu günlerde böyle bir kitaba fazlasıyla ihtiyacımız var.