Amerika’nın Suriye rejimine ait Şayrat Hava Üssü’ne düzenlediği saldırının ardından Araplar ve özellikle de Suriyeliler arasında ABD Başkanı Donald Trump’a duyulan sempati bir anda yükselişe geçti.

Sosyal paylaşım sitelerinde “Ebu Ivanka El Emrîkî” hakkında övgü dolu yorumlar yapıldı.

Araplarda künye kullanımı oldukça yaygındır ve genelde kişinin en büyük çocuğunun isminin başına “ebu” (babası) veya “ummu” (annesi) kelimesi eklenerek yapılır.

ABD Başkanı’na “Ebu Ivanka” yani “Ivanka’nın Babası” denmesinin nedeni bu.

“El Emrîkî” de “Amerikalı” demek.

Suriye rejiminin Han Şeyhun’a düzenlediği ve kimyasal silah kullandığı hava saldırısının ardından Amerikan donanmasının Akdeniz’de bulunan gemilerinden Humus’taki Şayrat Hava Üssü’ne atılan Tomahawk füzeleri, Trump’ın imaj düzeltme operasyonu olarak okunsa ve tiyatro olarak nitelendirilse de Arap sokağında heyecan uyandırdı.

Amerika’nın girdiği hiçbir yere hayır getirmediği ve bölgede akan kanın ve gözyaşının başlıca müsebbiplerinden biri olduğu doğru.

Dolayısıyla Beşşar El Esed’in devrilmesini sağlayabileceği düşüncesiyle Trump’a övgü yağdırılması anlamsız bulunabilir ve hatta “eziklik” olarak nitelendirilebilir.

Fakat bu kolaycılık olur.

Devrimin başından bu yana Suriye’de yaşananları ve gelinen noktayı tahlil etmeden Donald Trump’ı “Ebu Ivanka El Emrîkî” yapan duyguların ne olduğu anlaşılamaz.

Suriye rejim güçlerinin ve müttefiklerinin bugüne kadar gerçekleştirdiği katliamlara tüm dünya seyirci kaldı.

Rejimin savaş uçakları ve helikopterleri karşısında devrimcilerin yapabilecekleri pek fazla bir şey yok.

Varil bombaları ve kimyasal silahlarla düzenlenen saldırılarda yaşlı-çocuk binlerce masum insan hayatını kaybetti.

Buna bir de Rus uçaklarının saldırıları eklendi.

Katliamlara son vermek için BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan her girişim Rusya ve Çin vetolarıyla boşa çıkarıldı.

Türkiye gibi Suriye halkının gerçek anlamda dostu olan ülkelerin gücü ise maalesef katliamları durdurmaya yetmiyor.

İsrail’i bir yana bırakırsak, Suriye’de mevcut şartlarda Rusya, İran ve El Esed rejimi üçlüsüne karşı BM Güvenlik Konseyi kararı olmadan harekete geçebilecek tek ülke Amerika.

“Denize düşen yılana sarılır” diyerek bu durumu gayet güzel anlatan bir atasözümüz var.

Obama’nın başkanlığı döneminde Arapların ve Suriye halkının yaşadığı hayal kırıklığı oldukça büyük.

Fakat şu an Beyaz Saray’da Obama’dan farklı olduğunu her fırsatta dile getiren bir ABD Başkanı var.

Trump’ın bu söylemi ve Şayrat Hava Üssü’ne düzenlenen saldırı ümitleri yeniden canlandırdı.

“Harekete geçmekte ve tetiği çekmekte tereddüt etmeyen”, “ne yapacağı kestirilemeyen” Trump acaba Beşşar El Esed’e ve rejimine son vermek için harekete geçer mi?

Bir başka atasözümüzün de “Umut fakirin ekmeğidir” dediğini unutmayalım.

Amerika’nın Suriye rejimine ait hava üssüne düzenlediği saldırıdan sonra rejim karşıtları buruk bir sevinç yaşarken Rusya ve İran yanlıları yine o bildik sloganlara sarıldı.

Önceden haber verilmiş tek bir hava saldırısı nedeniyle “Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi” diye bağırmaya başlayan solcuların Sam Amca’nın bölgede gerçekleştirdiği katliamlar karşısında sesleri çıkmıyordu.

Daha da ötesi, Türkiye’deki bir kesim gibi Arap coğrafyasındaki solcular da Han Şeyhun katliamına alkış tuttu.

Tunus’ta bazı gazeteler hiç utanmadan Suriye ordusunun teröristleri vurduğunu yazdı.

Bütün bu karmaşa arasında Rusya’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak kabul ettiğini de hatırlatalım.

Rusya ve İran yanlılarının Amerika’nın Suriye’ye müdahalesini isteyenleri içinde “emperyalizm”, “İsrail”, “direniş” vesaire geçen cümlelerle kınamaya ve ayıplamaya hiç hakları yok.

Bugün insanlar “Ebu Ivanka El Emrîkî”den medet umar hale gelmişlerse bu durumun bir numaralı sorumlusu ahlaksızca ve gözü kapalı savundukları Suriye rejimi, Rusya ve İran’dır.