Bir önceki yazımızda belirttiğimiz üzere, İsrail tarihinin gördüğü en aşırı sağcı hükûmet İsrail’i sonu belirsiz bir savaşa sürüklüyor.

Bugün İsrail’i yöneten isimlerin ideolojik dünyası, Avrupa’daki Geert Wilders, Marine Le Pen ve Strache gibi neofaşist ve ırkçı liderlerin fikir dünyasıyla aynı çizgide buluşmuş durumda.

Zaten uzunca süredir siyonist lobinin, Avrupa ve Amerika’daki aşırı sağcı çevrelerle İslam karşıtlığı ortak paydasında ilişkiler geliştirdiği ile ilgili bilgiler basına yansıyordu.

Siyonist lobinin İslam karşıtlığı konusunda iş birliğine gittiği bu çevrelerin, haddizatında Yahudi soykırımından sorumlu olan nasyonal sosyalist ideolojinin her açıdan mirasçısı olmaları ise açıklanması gereken bir garabet.

Bu garabetin açıklaması, İslam ve Müslümanlar konusunda siyonistler ve ırkçıların sahip oldukları derin korkular olsa gerek.

Bu hastalıklı ittifakın üyeleri, sadece siyonistler ve Batı dünyasındaki ırkçılar değil.

Hindutva denilen ve yoğun bir İslam ve Müslüman nefreti ile dolu olan ve Müslümanları Hindistan sokaklarında linç eden Hindu ırkçıları da bu ittifakın bir parçası.

Son yaşanan İsrail-Filistin çatışması Türkiye’deki mülteci, Arap ve İslam karşıtı; kafatasçı, ırkçı, İslamofobik çevrelerin de bu ittifaka dâhil olduklarını açık ve seçik olarak gösterdi.

Yani görünen o ki dünyanın tüm ırkçıları, faşistleri, kafatasçıları siyonistlerin arkasında sıralanmış durumda.

Bu çevreler, İsrail’in Gazze’de yaptığı etnik temizliği, savaş suçlarını ve katliamları meşrulaştırmak için yoğun bir sosyal ve geleneksel medya dezenformasyon kampanyasını devreye soktu.

İsrail Gazze’ye attığı bombaların on katını sosyal medyaya atarken; Hindistan, Türkiye ve Batı’daki ırkçılar İsrail’in propaganda makinasının gönüllü veya paralı askerlerine dönüştü.

Bunların bir kısmı, “Araplar topraklarını sattı, bize ne Kudüs’ten; Araplar bizi sırtımızdan vurdu.” diyerek sağdan yanaşırken diğer bir kısmı ise İsrail’in yaydığı kaba saba, yalan haberleri sosyal medyada yayma görevini üstlenmiş durumdalar.

Ne demişti Millî şairimiz Mehmet Akif Ersoy:

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da züldür bu rezîl istîlâ!

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asîl,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle sefîl,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.  

Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.