Dünya film sanayisini elinde tutan ABD, “tiyatro piyasasına” da el attı. New York’ta kurduğu “çadır tiyatrosunda” FETÖ ile birlikte yeni bir oyun sahneliyorlar. Oyunun adı, “Türkiye’nin anahtarını bize verin.” Yapımcı ABD ve yönetmen FETÖ ciddi bir oyun sahnelediklerini düşünüyorlar ama her taraftan komedi akıyor…
Oyun baştan itibaren fiyasko. Oyunun başrolünü bir dublöre vermişler. Sinemada tutmayan taktik tiyatroda tutar mı diye bekliyorlar. Umudun fakirin ekmeği olduğu gibi “dublör Sarraf” da ABD, FETÖ ve CHP’nin umudu olmuş. Bekliyorlar bize bu tiyatrodan bir ekmek çıkar mı diye. Ancak CHP ve FETÖ’ye bu oyunun sonunda kuru bir kemik parçasından başka bir şey düşmeyecek…
Gelelim kritik soruya. Dublör Sarraf’ı ABD’ye gitmeye kim ikna etti?
CIA, ABD’nin Ankara ve İstanbul merkezlerinde onlarca toplantı yaptı. A planı olarak en az riskli olan seçenek üzerinde karar kılındı. Plan, Sarraf’ı ABD’ye götürmeye ikna etmekti. Bunu kimin yapacağı konusunda da onlarca alternatif isim üzerinde çalışıldı. Bu kritik ve önemli operasyonun can alıcı hamlesi için Amerika sevdalısı bir FETÖ’cü seçildi.
O şanslı isim ABD’nin İstanbul Konsolosluk çalışanı, Türk vatandaşı, FETÖ üyesi Metin Topuzdu.
Kolay olmasa da Sarraf ikna edildi. İşin zor olan kısmı halledilmişti. Sarraf’ı ABD’ye götürmek operasyonun en kolay tarafıydı. Emniyet, yargı, ordu, bürokrasi ve devleti ahtapot gibi saran FETÖ elemanları bu noktada devreye girdi. Topuz ve FETÖ, Sarraf’ı tereyağından kıl çeker gibi ABD’ye paketlediler…
Topuz’un çözülen WhatsApp mesajlarının birinde, ABD’li bir muhatabına Sarraf’ın ABD’de tutuklandığı müjdesi veriliyor. Bu müjdeye karşılık hattın öbür tarafındaki ABD’li de, Topuz’u, “adamım, büyük vuruş!” diyerek tebrik ediyor. Diplomatik dille Topuz’a, Sarraf’ı ABD’ye paketlediği için teşekkür ediyor.
Operasyonu onaylayan John Bass şimdi Afganistan’da. CIA’nın Türkiye operasyonlarına bakan Graham Fuller hakkında Türk yargısı tutuklama kararı çıkardı. Metin Topuz’u ise MİT enseledi…
Türkiye, Sarraf’ın ABD ve CIA operasyonuyla paketlendiğini öğrendi. Bu paketi hazırlayan kişinin Metin Topuz olduğunu tespit edince de tutukladı. Topuz gözaltına alındı diye ABD, stratejik müttefiki Türkiye’de vizeleri askıya aldı. Metin’i bu kadar önemli ve dokunulmaz kılan şey neydi? ABD’nin canı neden bu kadar yanmıştı?
Tutuklanan bir konsolosluk çalışanı için ABD’nin tehditlerinin ardı arkası kesilmiyor. Türkiye Sarraf kartına karşı Topuz kartını ele geçirmişti. ABD’nin canı o kadar sıkılmıştı ki, Metin’i Türkiye’nin elinden almak için ABD’nin iki önemli ismi Türkiye’nin ayağına kadar geldi.
Türk yetkililerle vize sorununu konuşmaya gelen heyetin asıl gündemi Topuz’du. ABD heyeti Topuz’u istedi. Türkiye de Sarraf’ı. Taraflar anlaşamadı. ABD son bir umutla Topuz’un cep telefonunu istedi. Türk tarafı onu da reddetti. Sarraf davasının avukatları, “Türkiye ile tutuklu takası yapmak istedik. Ama görüşmeler olumsuz sonuçlandı” dedi. Topuz/Sarraf takasını da oradan öğrendik…
ABD, Yahudi Lobisi, yeni yetme Arap Prensleri ve İsrail, bu İranlı dublörü Türkiye’de iktidarı değiştirmek, hükümeti devirmek, liderini siyaset sahnesinden silmek için bir silaha dönüştürdü. Sarraf’ı Türkiye’ye karşı silah olarak kullanıyorlar ama Türkiye’nin elindeki Metin Topuz da en az onun kadar tehlikeli bir silah. “Sarraf tiyatrosu” uzarsa, Topuz da 15 Temmuz darbesinin emrini ABD’nin verdiğini açıklayıverir…
Hikâye gibi mi geldi? Öyle gelmesin. Benim yazdıklarım ABD, FETÖ, CHP ve Kemal’in oynadığı tiyatrodan daha gerçek. En azından onların “tiyatrosundan” daha yerli ve milli…