Değerli Dostlar, Dil en büyük zenginliktir.
Türkçemiz; sosyal medya ve teknolojinin gelişmelerine paralel olarak, ciddi bir risk altında. Medya ve sanatçılar, Türkçeye gereken değeri vermiyor.
Halk ise; görsel medya ve sosyal medyanın ciddi etkisi altında kalmış durumda.
Gün geçmiyor ki dilimiz yeni bir saldırı ile karşı karşıya kalmasın. Özellikle gençler kendi aralarında “Bye Bye, Like attım sana, BackGround’um bozuk, Bro nehaber vb.” gibi söylemlerle gün geçtikçe özünden uzaklaşıyor.
Arkadaşlarım bana “ok” diye tamam diyor. Ve bunu da kabul edilebilir olarak görüyorlar.
Yani, bahaneler hazır!
“Abi ne yapalım, hızlı cevap veriyoruz” diyorlar.
Tamam, anladık desek de içimize oturuyor.
“Selfie gibi kavramlar çıktı, biz “öz çekim” diyoruz.
Dünya değişiyor, yeni ürünler gelişiyor ve doğal olarak bu kelimelerin bir Türkçe karşılığının olması gerekiyor, buna itiraz etmiyoruz.
Türkçe karşılığı olmasına rağmen, çoğu vatandaş halen “ selfie” demeye devam ediyor.
Böyle olunca da bir şeyler yozlaşmaya devam ediyor.
Ülke insanı olarak; yeni bir kavram çıktı ise, bunun karşılığında Türkçe bir kelime bulabiliyorsak, mutlaka bunu kullanmamız gerekiyor.
Etrafınıza bakın; “hadi bye” diyen insan sayısı ile “Allah’a emanet olun”, “Hoşça kalın” diyen insan sayısı hemen hemen birbirine yakın.
Eğer dilimize sahip çıkmazsak, gelecek nesillere “bilgi, beceri, tutum ve davranışları” ileten Türkçe kullanılmazsa, geçmişte Latince’nin başına geldiği gibi unutulur ve “ölür.”
Ayrıca dikkatinizi başka bir noktaya daha çekmek istiyorum.
İnternete baktığınızda “ç,ğ,ı,ö,ü ve ş” harflerinin kullanımı giderek Türkçe’ den kalkmaktadır.
Türkçe; Ciddi bir yabancı dil akımına teslim olduğu günümüz dünyasında, gün geçtikçe saydamlığını, düşünce üretme becerilerini yitiren ve bir süre sonrada başka bir dilde düşüncelerini üreten ve aktaran hale geliyor.
Kötüsü ise; bilimde ve sanatta derin ve değerli düşünsel alanlarda, yabancı bir bakış açısından bakarak, sadece izleyen durumunda kalması, geçmişini ve kültürel birikimlerini toplumuna iletemeyecek kadar etkisini yitirmiş bir dilde toplumdan kopacaktır.
Günümüz kültür kirliliği ile dolu. Yabancı özentisi sarmış gençliği, batılılaşma, çağdaşlaşma ve onlara benzeme gibi kavramları sorgulamadan kabul eden ve sayısı artan ciddi bir kesim var.
Amerika’da yaşıyor gibiyiz, sokaklarımızda çoğu tabela yabancı dilde yazılmış. İstanbul’un bir semtine gidiyorsun Arapça ve İngilizce tabelalar, diğer semtine gidiyorsun farklı tabelalar. Hayret içerisinde izliyoruz.
Almanya’da kaldığım sürelerde “ Almanların” diline verdikleri değeri görmüş birisi olarak “şunu diyebilirim ki”
Kesinlikle batılılar dillerinin değerini bizlerden daha iyi biliyorlar.
Bu noktada bizlerin yapması gerekenler ise; Ben bir kişiyim, benimle olmaz demeyi bir kenarı bırakarak, yabancı kelimelerden uzaklaşıp, kendi öz Türkçemizle konuşmaya gayret etmemiz gerekiyor.
Diline sahi çıkan, ileri nesillere tarihini ve değerlerini aktarabilmek için “ dilin gücünün” farkında olan, hangi yabancı dil olursa olsun, ondan esinlenmeden ve hiçbir yabancı kelimeyi kullanmadan, farklı dillerde kelimeleri Türkçe ile karıştırarak “bir şey biliyorum” görüntüsüne sığınmadan hareket etmemiz gerekiyor.