Kahramanmaraş merkezli depremlerin üstünden iki hafta geçti. Arama kurtarma çalışmaları sonuçlandı. Resmi rakamlara göre 40 binin üzerinde vefat eden vatandaşımız var. Binlerce bina enkaz hâlinde, Enkaz kaldırma çalışmaları ise devam ediyor. 1 deprem oldu; 11 il, tüm ülke yaralı…

Depremin ilk anından itibaren ülkede bir yardım seferberliği yaşandı. Binlerce tırlık konvoylar deprem bölgesine malzeme taşıdılar. On binlerce hafif araç kurtarma ve yardım çalışmalarına destek amaçlı alana koştu.

Deprem sadece kurtarma ve yardım faaliyeti olarak düşünülmemeli, eksikler, yanlışlar kusurlar var mı, varsa hesabı sorulmalı. Alanda bir yandan STK’lere dua edenler olduğu gibi, sırf muhalefet olsun diye “bunlar neden burada” diyenler de oldu. Deprem alanında bulunan STK’ler, acil ihtiyaçların giderilmesinden kurtarma faaliyetlerine kadar çorba ve su ikramı, yemek yapılması, cenazelerin tekfin ve defin işlemlerinden yol açmaya kadar çok çeşitli faaliyetler icra ettiler.

Deprem alanını ziyaret ettiğimizde bazı insanlardan çok etkilendim. Değerli kardeşim Abdülaziz Yenice bunların başında geliyor dersem abartmış olmam diye düşünüyorum. Abdülaziz, Diyanet-Sen Kahramanmaraş Şube Başkanı, gencecik…  Depremde bir kardeşini enkazdan kurtarmış; bir ağabeyi, iki yengesi, beş yeğeni ve dedesini kaybetmiş. Anne ve Babası umredeydi. Ailesini enkaz altından çıkarmış, onları kendi aracıyla gasilhaneye taşımış erkekleri tek tek yıkamış tekfin etmiş. Hiç durmadan enkaz altındakileri kurtarmak için çabalamaya girişmiş. Bir yandan da şehirde bulunan STK’ler arasında koordinasyonu sağlamış. Durmadan bir şeyler yapıyor. Maraş’tan ayrılırken, biraz dinlen, dediğimde “Hocam insanlar enkaz altındayken ben nasıl uyuyayım” dedi bana. Bölgeyi dolaşıp Kahramanmaraş’a tekrar döndüğümüzde Abdülaziz, Maraş Kapıçam mezarlığındaydı. Cenaze işlemleri için yurdun dört bir yanından bölgeye gelen Diyanet İşleri Başkanlığı personelinin yanında canla başla çalışıyordu. Tekrar sarıldığımızda, ailesinin kesimhanesini temizlediklerini ve bölgede kurban kesimlerini organize etmeye başladıklarını, bölgedeki depremzedeler için et ihtiyacını çözmek üzere olduğunu ifade ediyordu. Onca acıya rağmen dur durak bilmeyen bir enerjiyle çabalıyordu. Abdülaziz’i bırakmak istemesek de bir sonraki menzile ulaşmamız gerekiyordu.

Hatay’a ulaşınca Diyanet-Sen’in çiçeği burnunda Hatay il başkanı Hüseyin Kahraman bizi karşıladı. Evine gittik. Yayladağı bölgesinde bir köy evi… Tipik sıradan bir ev, kardeşinin eviymiş. Tipik sıradan, sade bir ev. Depremden hasar görmemiş. Hüseyin Başkan depremden zarar görmüş din görevlilerini toplamış evine taşımış. Yaralarına derman olmaya çalışıyor. Deprem nedeniyle sular kesik olduğu için ha bire kuyulardan eve su taşıyor gençler. Evde kış için hazırlanan Hatay’ın meşhur peynir çeşitleri ile gelenlerin ihtiyaçları karşılanıyor. Biz de utana sıkıla biraz yedik, sıcak çay eşliğinde. Hocam bunlar kardeşimin keçilerinin ürünleri bu yıl biraz fazla stokladık diyor, sanki deprem olacak da bol misafir olacağını biliyormuş gibi…

Adıyaman’da Diyanet-Sen Başkanı Emin Çil’e uğradık. Emin Bey şehrin sayılı zenginlerinden, mobilya ve beyaz eşya işi yapıyor ailesi. Çocukların bir dükkânı depremzede aileler tarafından ihtiyaçları için alınan eşyalar nedeniyle âdeta yağmalanmış. Olsun diyor, insanlarımızın ihtiyaçları görülsün de varsın olan çocukların mallarına olsun diyor. Adıyaman sokaklarında yürürken, yıkılan binaların enkazlarına bakarken ağlıyor. Hepimiz ağlıyoruz. Şurada falankes vardı, burada filankes; hep vefat ettiler cenaze namazlarını bizzat kıldırdım diyor gözleri dolarak. Telefonu sürekli çalıyor, yardım ihtiyacı olanları yardımcısı Ahmet Yıldız Hoca’ya yönlendiriyor, Ahmet Hoca sürekli bir şeyler çözüyor. Depreme rağmen insanlara yardımcı olmanın huzuru var yüzlerinde.

Deprem bölgesinden ayrılırken yüreğimizin bir kısmını onlarla bırakıyoruz. Yüreğimizin bir kısmı hâlen enkaz altında. Tek tesellimiz buraları böylesi güzel insanlara teslim ederek bölgeden ayrılmak…

Allah hepinizden razı olsun. Sizler olmasaydınız bu halk bu afetten daha da zor çıkardı. Rabb’im sizlere güç ve kuvvet versin. Vesselam…