Geçtiğimiz Cuma gecesi Elazığ merkezli, Malatya, Diyarbakır ve bölge illerini etkileyen ciddi bir deprem yaşadık. Doğu Anadolu fay hattı meşhur malum. Her gece birkaç deprem bilimciyi dinleyince hepimiz neredeyse deprem uzmanı olup çıktık. Ama bir depremi böylesi canlı ilk defa yaşadım.

Eskiden daha hafif depremler yaşamıştım lakin Diyarbakır da dahi ciddi şekilde sallandık. Kimsenin evine geri dönmek istemediği bir gece oldu. Soğuk iliklere işledi. Elazığ’da ve Malatya’da kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıları; umut dolu bekleyişleri, duayla, elimizden gelen ufak tefek yardımlarla desteklemeye çalıştık. Karınca kadarınca misali. Tüm Türkiye o gece sabaha dek ayaktaydı. Diller dualarla doluyken eller hazırda bulunan her şeyini mağdur kardeşleriyle paylaşmak üzere arayış içindeydiler.

Kızılay, Diyanet Vakfı, Afad, Umke, IHH, asker, polis ve tüm kuruluşlar binlerce araç, insan, arama kurtarma cihazları ve elde ne varsa iki şehre gönderildi. İlk birkaç saat içinde aş evinden geçici çadıra, spor salonundan camilere her şey emre amade kılınmıştı. Hükümet, sivil toplum kuruluşlarının başkan ve kurtarma ekipleri ve Başkan Erdoğan, Elazığ ve Malatya’nın acısını sarmaya çalışıyorlardı.

Elbette ateş düştüğü yeri yakar, lakin ateşin ortasında İbrahim’e su taşıyan karınca misali herkesin safı bu depremle bir kere daha ortaya çıktı. Devletin eski aciz devlet olmadığı, Sivili toplum kuruluşlarımızın halkımızın destekleriyle ne kadar güzel işlere imza atabildiklerine bir kere daha şahit olduk.

Birde başka bir kesim vardı ki, sırf bu güzide kurumları karalamak için sosyal medyadan elinden geleni yapmak istediler. Yetmedi, iftiralarla yapılan güzel işleri karalamaya çalıştılar. İçlerindeki kin ve nefreti öyle bir kustular ki, kirlenen sadece bedenleri değil ruhlarıymış onu da ortaya koydular.

Ben kendi payıma ülkemde güzel işlere imza atan başta Başkan Erdoğan’a, İçişleri Bakanı Soylu’ya, Sağlık Bakanı Koca’ya, Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum’a, elini depremzedelere uzatan adını sayamadığım tüm idari ve mülki makamlara, Sivil toplum kuruluşlarımıza, canla başla bir tek canı dahi enkaz altında bırakmamak için uğraşan didinen herkese özellikle de Suriyeli Mahmut’a teşekkür ediyorum.

Gün kardeşlik günüydü ve Türkiye; Türküyle, Kürdüyle, Zazasıyla ve tüm renkleriyle ben buradayım diyerek, kendini ispatladı. Kim bu uğurda ne çaba gösterdiyse Allah dergâhı izzetinde kabul ve makbul eylesin. Bizi bugün bir ve beraber kıldığı gibi dünya var oldukça bir ve beraber kılsın.

Allah devlete zeval, Millete kaza ve bela,bizleri yıkmak isteyen azgın güruha da fırsat vermesin.

Geçmiş olsun Elazığ, Malatya, Diyarbakır; Geçmiş olsun Türkiye’m.