Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da toplanan Suriyeli muhalif gruplar, geçiş süreci için rejimle müzakere edecek ve merkezi Riyad’da olacak bir yüksek komisyon kurulması konusunda anlaştı.

Toplantıya katılan tüm grupların imzaladığı ve Perşemba akşamı yayınlanan sonuç bildirgesinde uluslararası toplumun desteği ve garantörlüğünde siyasi bir çözüme işaret edilirken, Beşşar El Esed ve ekibinin geçiş sürecinde yeri olmadığı vurgulandı.

Geçiş hükümeti için yeni kurumların kurulması gerektiğine ve Suriye halkının özgür seçimlerle belirleyeceği yönetime ait kurumların dışında hiç kimsede silah olmaması gerektiği belirtildi.

Baas rejimi tarafından vatandaşlık verilenler dahil tüm yabancı savaşçıların ve milislerin ülkede istenmediği kaydedildi.

Önceki akşam, sonuç bildirgesinin yayınlanmasından hemen önce muhalif grupların en önemlilerinden Ahraru’ş Şam’ın toplantıdan çekildiği haberi geldi.

Hareket tarafından yayınlanan bildiride, çekilme nedeni üç maddede özetlenmişti:

1- Rejim taraftarı Ulusal Koordinasyon Heyeti ve benzeri gruplara önemli roller verildi.

2- Muhalif grupların daha önce yayınladığı beş maddelik sabiteler belgesi dikkate alınmadı ve Müslüman Suriye halkının kimliğine vurgu yapılmadı.

3- Devrimci gruplara gerçek ağırlıklarına göre temsil hakkı verilmedi.

Ebu Cabir El Şeyh ve Ebu İsa El Şeyh gibi Ahraru’ş Şam liderleri, sosyal medya aracılığıyla yaptıkları açıklamalarda hareketin sonuç bildirgesini imzalamadığını, toplantıdan çekildiğini ve toplantıya geri dönmeyeceğini açıkladı.

Fakat daha sonra Ahraru’ş Şam dış ilişkiler sorumlusu Lebib El Nahhas’ın hareketin liderleriyle istişare ettikten sonra bildirgeyi imzaladığı haberi geldi.

Toplantıdan çekildiğini ilan eden Ahraru’ş Şam nasıl ikna edildi?

Öncelikle müzakere sürecinde ve Suriye’nin geleceğinin belirlenmesinde denklem dışı kalacağı hatırlatıldı.

Ardından da sonuç bildirgesini imzalamaması halinde terör örgütleri listesine alınacağı uyarısı yapıldı.

Ahraru’ş Şam’ı terör örgütü ilan eden Birleşik Arap Emirlikleri’nin uzun süredir uluslararası çevrelerde hareketin IŞİD, El Kaide ve El Nusra Cephesi gibi kara listeye alınması yönünde lobi yaptığı biliniyor.

Suriyeli muhaliflerin Riyad’daki toplantılarından çıkan sonuç genel anlamıyla olumlu.

Fakat henüz cevabı bilinmeyen birçok soru var.

Garantör olarak görülen uluslararası toplum sonuç bildirgesinde belirtilenleri benimseyip destek verecek mi?

Çünkü bu konularda uluslararası toplumun sicili hiç de temiz değil.

Filistinlilere Oslo Anlaşması’yla bir özerk yönetim verildi.

Bugün gelinen noktada Filistinlilerin elinde gerçekte var olmayan sanal bir devletten ve bitmek bilmeyen müzakerelerden başka bir şey yok.

Buna karşılık işgal devam ediyor ve uluslararası toplum işgalin sona ermesi için hiçbir şey yapmadı.

Birleşmiş Milletler kararları dahi uygulanmadı.

Daha da kötüsü, Filistin Yönetimi güvenlik birimleri direniş gruplarına karşı işgal rejiminin bekçisi haline geldi.

Beşşar El Esed ve ekibinin geçiş sürecinde yer almaması nasıl sağlanacak?

İran ve Rusya’nın Suriye’deki varlığı ne olacak?

Hizbullah ve diğer Şii milis grupları Suriye’den nasıl çıkarılacak?

Batı’nın şımarık müttefiki PYD/YPG’nin denklemde yeri ne?

Tabii bir de yabancı savaşçılar ve El Nusra Cephesi konusu var.

Bugüne kadar birçok operasyonda devrimci gruplarla koordineli hareket eden El Nusra Cephesi’nin tavrı ne olacak?

El Nusra Cephesi’ne karşı savaş başlatılırsa, örneğin Ahraru’ş Şam bu savaşa katılacak mı?

Hepsinden öte gerçekten de Suriye halkının özgür iradesiyle ve seçimlerle kendi yönetimini belirlemesine izin verilecek mi?

Arap Baharı devrimlerinin yaşandığı ülkelerdeki deneyimler bu konuda da iyimser olmaya maalesef izin vermiyor.

Bu arada, Riyad’daki toplantıya katılıp sonuç bildirgesine imza atanlara haksızlık edilmemesi için “Suriyeli devrimciler bu sürecin dışında kalsalar, uluslararası toplumun ve bölgesel güçlerin desteğini almadan rejime, İran’a ve Rusya’ya karşı ne yapabilirler?” sorusu da mutlaka sorulmalı.