Öleceğimiz Rabbimizin (cc) beyanı ile bir gerçek. Hepimiz ahiret yurdumuza bir gün nakledileceğiz. Öncelikle Rabbim (cc) imanla gitmeyi ve hayırlı bir ölümle ruhumuzu teslim etmeyi nasip etsin inşallah. Bu gerçeği ne kadar yakinen bilirsek bilelim, ölüm hüzünlü bir ayrılıştır ve insanın yakınlık derecesine göre yüreği dağlanır.
Vefat haberi her zaman hüzün taşır
Vefat etmeyi manen Rabbimize (c.c) kavuşmak olarak biliriz fakat acı anında tam da bu şekilde hissedebilmek her zaman mümkün olmayabilir. Dün sabaha karşı, çok sevdiğimiz değer verdiğimiz bir manevi kardeşimi ahirete uğurladık. Onurlu, merhametli, yardımsever, ahlâklı ve ailesi için her türlü fedakârlığa hazır, ağzından acı söz çıkmamış istisna bir insandı. Hayatı boyunca çoğu kere dibe vurmuş ve oradan ahlâklıca kalkması nasip olmuş sağlam bir karaktere sahipti. Eşi ve çocuklarına, “İnsan nasıl olunur?” sorusunun cevabını, her dönemde tarih yazar gibi örneklemişti.
Sağlam bir ahlâk insanı cezbeder
Küçük kızının okul fobisi vesilesiyle bana gelmişlerdi. Konu aile ilişkilerine ve ekonomik konulara gelince, hayran kalınacak bir seyir takip ettiklerini gördüm. Bu aileyi çocuklarıma tanıtmak istedim. Ailece evimizde ağırladık. Çocuklarıma, “Bakın bu dünyada bu kadar sağlam karakterli insanlar var” diyerek örnek gösterdim. Ondan sonra kendisi ve değerli eşi hanımefendi ile ahiret kardeş olduk ve yıllardır ailece iletişimimiz devam etti. Ta ki dün sabah vefat ettiğini duyana kadar. Bir süredir iflâs etmenin ailece yaşanan mağduriyetine rağmen, inancını ve ümidini kaybetmeden, durumları iyiyken yanından ayrılmayan fakat düşünce yüzlerine bakmayan tanıdıklarına rağmen, Rabbimizin (cc) inancı sağlam güzel bir kulu olarak hayatına devam etti. Stres ve tansiyon yüksekliği sebebiyle yaşadığı rahatsızlıklardan dolayı üst üste ağır ameliyatlar geçirdi. Artık zamanı dolunca emri Hak vaki oldu ve gerçek yurduna gitti. Şimdi Haluk Şen kardeşimin emanetlerine sahip çıkma zamanı. Değerli eşi ve çok değerli evlâtlarıyla her durumda yanlarında bulunma testinde, “Bizi nasipdar kıl Rabbim (cc)” diye dua ediyorum.
Ağlayabilmek acının oluşturduğu bir durumdur ve normalde de bir rahmettir
Çocuklarıyla ve eşiyle arası çok iyiydi ve sürekli “Sizi yoruyorum hakkınızı helâl edin” derdi. Vefat haberini aldıktan sonra, hepsi derin bir acı ile ağlaştılar. İlerleyen süreçlerde, sürekli birileri müdâhale etti, “Ağlamayın, şimdi dua zamanı” diye uyardılar. Bağırıp çağırarak, üstünü başını parçalayarak ağlama varsa, o zaman sükûnet telkin edilebilirdi. Oysa eşi ve çocukları sessizce ağlıyorlardı. Acı, insanın yüreğini yaktıkça, gözyaşı rahmet gibi akar. Cenazede ağlanır, insan üzüntüsünü yaşar, bu engellenmemesi gereken bir durumdur. Zamanında yaşanamayan yas ve acı duygusu, daha sonra insanın içinde kalan bir sıkıntıya dönüşebilir. Dolayısı ile kimse “Ağlamayın” dememeli. Ayetlerle ve hadislerle teselli etmeye çalışılmalı.
Hepimizin gideceği yer ahiret yurdu. Bunun bilincinde olabilmemiz için Rabbimize (cc) dua edip, her olaydan bir ders çıkarabilmemizi Rabbim (c.c) nasip etsin inşallah. Değerli kardeşime ve cümle geçmişlerimize Rabbim rahmet etsin.