Yeryüzü üzerinde, neredeyse bütün coğrafyalarda emperyalist politikalarla mazlumların üzerine zulüm olup yağan, sömüren, haraca bağlayan ABD’ye biri(leri)nin “dur”, “artık yeter” demesi gerekiyordu. Bahse konu zulmü yaşayan coğrafyalarda bir haykırış, istek ve talep vardı ancak bir meşale lazımdı. Erdoğan işte o meşale oldu, önderlik etti. Böyle olunca kolektif bir dayanışma ortaya kondu ve devamı kendiliğinden geldi. BM’nin Kudüs oturumu öncesi ABD’nin Dolar ile tehdit edip gözdağı vermesi, Erdoğan duvarına tosladı ve korkutma planları da bozuldu. Erdoğan, tehdit alan ülkelere seslenerek korkmamalarını, paranın bir şekilde telafisinin olduğunu fakat onur ve haysiyetin çiğnenmesinin, satılmasının telafisi olmadığı hususunda telkinlerde bulundu. Sıkı bir iletişim ve diplomasi trafiğinin ardından müspet netice alındı ve direniş hattı tahkim edildi. 128 oy ile ABD’nin haydutluğuna “dur” dendi. 13 Aralık’ta dünya çapında bir “wan minıt”a imza atıldı.

        ABD’nin moral ve itibar kaybının maliyeti, tehdit ettiği halde karşı duran devletlere yaptığı “yardımların” maliyetinden kat be kat fazla oldu. BM’deki Kudüs oturumunun neticesi, ABD’nin Dünya üzerindeki hegemonyası ve mazlum coğrafyalar üzerindeki emperyalist zulmün bitişinin başlangıcı niteliğindedir. Bu bir süreçtir, devamı gelecektir.

         Erdoğan’ın “Dünya 5’ten büyüktür” tezi 13 Aralık gecesi teoride kabul gördü. Türkiye, küresel zeminde bu denli etki alanını genişletmişken, bundan sonraki süreçte bunu pratize etmek için akıllı hamleler geliştirmeli. Türkiye bunu başarabilirse global bir devrime de imza atmış olmasının yanı sıra 2. Dünya Savaşı sonrası ensesi kalınların tesis ettiği düzenin hükmünü de bitirmiş olacak. Belki de ABD’nin sendelemesi, bu düzen ve nizamın son bulmasının başlangıcı olur. ABD’yi de 3 evrede ifade edecek olursak;

1- Yükselme

2- Duraklama

3- Gerileme evreleri.

ABD o gece itibariyle “duraklama” evresine girmiş oldu. “Gerileme” de uzak değil inşallah.

         Bu bağlamda Erdoğan’ın, “ticarette karşılıklı kendi paramızı kullanalım” tezi başarılı olursa, emperyalist güçlerin “Dolar tanrısı”nın sinesine bir hançer saplanmış olur. Siyonların, dünya’yı sömürme aracı olan “Dolar tanrısı” işlevini yitirirse, saltanatları da çökecektir. Erdoğan arızayı ve çözüm yolunu çok iyi biliyor. Ancak onu anlayan ya da onunla bu yola baş koyacak cesur muhatap, yoldaş lâzım.

         Siyonlar, ağırlık merkezi ABD olmak üzere Dünya’yı şu 3 mekanizma ile yönetiyor:

1-BM

2-Dünya Bankası

3-IMF

-Erdoğan, Türkiye’nin, IMF’ye bağ(ım)lılığını bitirerek ilk adımı atmış, ilk darbeyi vurmuştu.

-“Dünya 5’ten büyüktür” ile de BM’nin yapısına çomak soktu. Ensesi kalınların kurduğu düzenle uğraşacağını her platformda dile getiriyor, ABD’nin göbeğinde, BM konuşmasında da haykırmıştı.

-“Kendi paramız ile ticaret” ile de “Dolar Tanrısı”nı, yani Dünya Bankası’nı hedefe koydu. En zor olanı da putları yıkmaktır ki dünya’yı yöneten Siyonlar, put haline getirmiştir Dolar’ı. Bu putun boynuna baltayı asmak için sömürülen devletlerin cesur bir şekilde Erdoğan’ın arkasında durması, destek vermesi gerekmektedir.

          Ressam Bob “Şuraya madara olan ABD ve Siyonları, hemen yanı başına da Kudüs’ün, Siyonlarca gasp edilmesinden ve bir daha Kudüs ile ilgili hak iddia edememekten korktukları için Kudüs oturumunda müspet safta yer alan Haçlıları çizelim” demiş midir?!