Dünya Ekonomik Forumu’nun açıkladığı risk analiziyle ilgili olarak 2019 için finansal açıdan dünyanın nelerle karşılaşabileceğiyle ilgili tahminlerin 10 ana konuda olacağı söylenmektedir.
Tüm konuların ülkemizin finansal gidişatını etkilemesi büyük olasılık olduğu için teker teker konulara derinlemesine bakmak önem arz etmektedir.
Tahmin başlıkları şu şekilde sıralanmaktadır:
· Dünya genelinde bu yıl finansal koşullar sıkılaşacaktır. Yani nakde ulaşma zorlaşacaktır ve ülkelerin kredi politikaları daha da sıkı hale gelecektir. Dolayısıyla da bu darboğaz hali en çokta şirketleri etkileyecektir.
· Hisse senetleri ve emtia piyasalarındaki hareketlilik ile ortaya çıkan oynaklık her geçen gün biraz daha artacaktır. Yatırımların yönü değişecek yatırımcının memnuniyeti azalacaktır.
· Küresel anlamda ticaret oldukça alt seviyelere kadar gerileyecektir. Ülkeler ihracattaki açıklarını kapatmak adına iç piyasaya yönelecek burada da rekabetin artmasından dolayı ürün ve hizmet fiyatlarında gerilemeler yaşanılacaktır. Son açıklanan verilere göre perakende satış hacmi ülkemizde bir önceki yıla göre %6 düşmüştür. Ayrıca Türkiye de sanayi üretimindeki gerileme her geçen gün artmakta üretim yapan firma sayısında azalma yaşanmaktadır. Bu sebeple de karlılık düşecek şirketlerin finansal anlamda dönebilmeleri güçleşecektir.
· Faiz oranları özellikle gelişmekte olan ülke piyasalarında artacaktır. Bu durumda öncelikle finansal piyasada hareket eden şirketleri dolayısıyla da üretim yapan tüm organizasyonları da negatif anlamda etkileyecektir.
· Çin ekonomisi 2018 de olduğu gibi yavaşlamaya bu yılda da devam edecektir. Özellikle yanlış uygulanan üretim ve demografik politikalar yüzünden Çin ekonomisi 2019 yılında da biraz sıkıntı çekecek gibi görünmektedir. Burada dünya da yaşanılan finansal sıkıntılar sebebiyle Çin’den alınacak olan malların sayısal anlamda düşmesini de göz önünde bulundurmakta fayda vardır.
· Japon ekonomisinin ise geçtiğimiz yıl verdiği büyüme açıklarını bu yıl toparlaması da biraz zor görünmektedir. Japonya’nın 2019 yılı büyüme tahmininin %0.9’larda olacağı göz önüne alındığında ortalama büyümenin altında kalması büyük bir olasılık olarak gözükmektedir.
· Uzakdoğu ülkelerinin aksine dünyanın en büyük ekonomisi olan ABD ekonomisinin ortalama büyüme eğrisinin üzerinde olarak 2019’da %2.6 civarında büyümesi tahmin edilmektedir. Büyüme rakamının bu şekilde gerçekleşmesi sonucunda ABD, Çin ile giriştiği ticari savaşta da bir adım önde olacaktır. Çünkü Çin ekonomisinin büyümesi yavaşlarken ABD ekonomisinin büyümesi ortalamanın üzerinde artacaktır. Durumun böyle gerçekleşmesi durumunda Türkiye’nin de ABD’nin ekonomi sopasını daha güçlü bir şekilde özellikle Ortadoğu siyasetinde Türkiye aleyhine çıkaracağının altını çizmekte fayda olduğunu düşünüyorum. Bu anlamda da ekonomimiz güçlü olmak zorundadır.
· Dünya üzerinde gelişen pazarların büyüme oranının %4.6’ya düşmesi Dünya Ekonomik Forumu’nun bir diğer tahminidir. Euro Bölgesi’ndeki büyümenin %1.5 olması vesilesiyle bu bölgede yaşanılan düşüş gelişen pazarların büyümesinin gerilemesine sebep olmaktadır. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları yaptıkları açıklamalarda Euro Bölgesi’ndeki düşüşten bu bölgede bulunan şirket bilançolarının çok etkilenmeyeceği yönündeki söylemlerine de çok inanmamak gerektiğini özellikle belirtmek istiyorum.
· Küresel enflasyon oranının %’3’e yakın olacağı da bir diğer tahmindir. Bu perspektiften bakıldığında bugün itibariyle açıklanan rakamlar itibariyle ülkemizdeki %20.3 enflasyon, yoğun finansal baskı ve son 6 aydır devamlı surette artan işsizlikle nasıl dünya ile rekabet edebileceğimiz de üzerinde çalışılması gereken diğer konu başlıklarıdır.
· Doların güçlü kalmaya devam etmesinden ötürü de ithal ekonomiler bu durumdan olumsuz etkilenecektir.