Hali hazırda ülkeyi kaosa sürüklemeyi amaçlayan ve güneydoğuda terör estiren PKK’nın amaçsal olarak ortağı olan PYD’nin Cenevre de istenmemesini farklı parametreler açısından değerlendirmek gerekir.

İlk olarak PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri daha evrensel bir sebep teşkil ediyor. Ele geçirdiği topraklarda yaşayan Arap ve Türkmen nüfusa yönelik ‘’etnik temizlik’’ politikası yürüten PYD’nin ihlal etmediği hak da kalmıyor haliyle.

İkinci sebep ise; Türkiye’nin PYD’yi, PKK’nın Suriye kolu olarak görmesi ve terör örgütü olarak nitelemesinden kaynaklanıyor. Cenevre görüşmelerinde bir terör örgütünün muhatap alınması ise Türkiye açısından kabul edilebilir bir durum değil elbette. Bundan dolayı PYD’nin Cenevre görüşmelerine davet edilmesi halinde, Türkiye’nin görüşmelere dahil olmayacağı ihtar edilmişti.

Fakat asıl sorun da burada başlıyor. PYD; ne ABD ne Rusya ne de AB ülkeleri tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiyor. PYD’yi ‘’seküler muhalif grup’’ olarak niteleyerek masum bir profil kazandırıyorlar. Hatta Rusya; ÖSO ve YPG dışındaki bütün muhalif grupları terör örgütü olarak nitlendirmişti.

Joe Biden’ın Türkiye’ye yaptığı ziyaret sonrası açıklamalarında PYD’yi ısrarlı bir şekilde terör örgütü olarak lanse etmekten kaçınması da bu durumun bir göstergesidir.

Ayrıca PYD lideri Salih Müslim de bizzat bulunmadıkları bir masada alınan kararların kendilerini bağlamayacağını açıklamıştı.

Bundan dolayı, 3 ay boyunca sürecek olan görüşmelere,  ileriki zamanlarda PYD’nin sonradan katılması uzak bir ihtimal değil. ABD ve Rusya’nın Suriye üzerindeki ileriye yönelik emellerine bakıldığında PYD’siz bir planın olmadığı buna kanıt olarak gösterilebilir.

Türkiye’nin PYD’ye karşın tercih edilmesi; PYD’nin bundan sonraki süreçte yok sayılacağı anlamına gelmez. Tam aksine, ikinci plana atılan PYD’nin kalbini kazanmak için farklı tavizler verilebilecektir. Türkiye’ye rağmen…

Cenevre görüşmelerine katılmakta ısrar edilmesinin ve herkesin orada olmasının bariz bir sebebi var elbet.

Sykes-Picot anlaşması hükmünde olan Cenevre Görüşmeleri; Suriye’nin bölünerek paylaştırılmasını ve gizli lobilerin yapılacağı uygun bir zeminin oluşturulmasını öngörüyor. Bu paylaşma seansına katılmayan; kaybeden taraf olmaya mahkum olacaktır. Bu yüzden PYD bu görüşmelere er ya da geç katılacaktır. Yine Türkiye’ye rağmen…

Suriyeli muhalif grupların Cenevre görüşmelerini boykot etme kararlarından dönerek, görüşmelere dahil olma kararı almaları da bu durumdan kaynaklanıyor elbet. Nihayet, kaçan balığın büyük olacağının farkına vardılar.