Bir haber geçiyor hızlıca. Erişirlik sayısı çok düşük. Bir genç, köpeklerin saldırısına uğrayarak ölüyor. Ama dengesiz bir muhterisin boğazını sıktığı papağanı kadar gündemimize giremiyor. Üç beş cümlelik bir haberle duyuruluyor sadece. Nerede o hayvanseverler? Nerede o hayvan hakları çığırtkanları? Bir gencimizin ölümü bir papağandan daha mı önemsiz? Bu haber binlerce köpek saldırı haberinden en sonuncusu. Ölümle sonuçlandı.

Kayseri’nin Hacılar ilçesinde 14 yaşındaki iki öğrenciye köpekler çete halinde saldırıyor. Ve çocuklarımızdan birisi maalesef bu saldırı sonucu hayatını kaybediyor diğeri de ancak yaralı olarak kurtulabiliyor. Babası cenazesinde ayakta durmakta zorluk çekiyor, annesi olayın yıkıcı etkisi nedeniyle oğlunun gidişine son bir kez bakamadan hastaneye kaldırılıyor. Ve bir insan bir papağan kadar ya da bir köpek kadar insanların gündemine giremeden ölüp gidiyor. Üstüne üstlük müftü çıkıyor, cenazenin öncesinde kürsüden hayvan haklarıyla ilgili vaaz ediyor. Biraz feraset yahu!

Yanlış anlaşılmasın. Hayvanları çok severiz. Hiçbir canlıya kıyamayız. Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü. Zira “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz” Hadis-i Şerif’i varken ve dahi Allah’ın (cc) insanların kalbine koyduğu merhamet, acıma, sevgi vb. güzel hasletler varken bırakın hayvanların sevilmemesini bitkilerin sevilmemesi bile mümkün değildir. Bu çerçevede hepsinden fazla insanın sevilmesi elzemdir. İnsanı sevmemek kişinin fıtratına aykırı davranması demektir.

Şimdi gelelim insanlara merhamet etmeyen havyanlar meselesine. Hiç kimse kendisini ısırmak isteyen bir köpek için “Bu hayvanın başını okşayayım” diye düşünmez. Çünkü tüm yaratılmışların kendini koruma içgüdüsü vardır ve bu güdü ile hareket ettiğinde karşıdakini düşünmez, düşünemez. Bu bakımdan bir köpeği sorgulayacak değiliz. Ama fıtratlarına bakmakta fayda var.

Sokak köpeklerinin bu radde saldırgan bir hale gelmesinde insanların hataları var mı?

Mesela şu kısırlaştırma meselesi ne derece faydalıdır? Kısırlaştırılan köpeklerin fıtratına müdahale etmiş oluyor muyuz?

Kısırlaştırılmayan köpeklerin toplum arasındaki durumunu nasıl kontrol edebiliriz?

Köpeklerin çeteleşmesi ve toplu halde insanlara saldırıyor olmaları son zamanlarda artan bir durumdur ve bunun sebebi nedir?

Çeteleşmenin kısırlaştırma ile bir bağı var mı?

Çete halinde iken neden daha fazla saldırganlaşıyorlar?

Belediyelerin bu konuda nasıl davranması gerekiyor?

Eskiden köpekler çok fazla bir araya gelmezlerdi. Her biri kendi alanlarının ağasıydı. Köpekleri bir araya getiren faktör tek başlarına kendilerinde buldukları özgüveni kısırlaşmalarından kaynaklı olarak kaybettikleri şeklinde yorumlanabilir. Kısırlaşmalarından dolayı uysallaşıyor, bu uysallıkla rekabet yeteneklerini kaybediyorlar ve bir araya gelebiliyorlar.

Hayvanlar için vicdan kasan, vicdansızlığın çıkmazında boğulanların biraz da insanlar için aynı hissiyatı paylaşmalılar. Bu meselenin önü alınmaz ise daha ciddi boyutlara gidebilir. Zannedilmesin ki bu sadece Anadolu’da yaygın bir durumdur. Kayseri son örnektir. İstanbul’un Başakşehir ilçesinde bile benzer çete agresifliğiyle karşılaşabiliyoruz.

Belediyeler ya da diğer ilgililer bu konuyu uzmanlarıyla birlikte enikonu tartışmalı, ciddi tedbirler almalıdırlar. Aksi halde daha çok çocuğumuz saldırgan köpeklerin dişleri arasında can verecek, daha çok çocuğumuz hayatı boyunca bu travmayla yaşayacaktır.